MAHKEMESİ : Kumluca 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/06/2013NUMARASI : 2012/574-2013/391Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Yerel mahkemece 16.10.2008 tarih, 859 yevmiye numaralı Tarımsal Kredi Sözleşmesinin 8. 16. maddesinde de daha önce yapılan 19.10.2005 tarih, 826 nolu sözleşmenin ilgi tutulduğu ve daha önceki ipoteklerin bu sözleşme için de geçerli olduğunun belirtildiği, dava konusu ipoteğin devam ettiği ve davacının mirasçı olarak sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen ilk karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemiz 16.06.2011 gün, 2010/13856 E. - 2011/8164 K. sayılı kararı ile; “ Davacının murisinin kefil olduğu 19.10.2005 tarihli ve 100,000 TL limitli kredi sözleşmesinin ödendiği dosya içerisindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Davaya konu ipotek de bu sözleşmenin teminatı olarak kurulmuştur. Kefil ve ipotek maliki muris Hüseyin Kastur 13.12.2006 tarihinde vefat etmiş ve davalı banka ile dava dışı borçlu arasında 16.10.2008 tarihli 200,000 TL limitli yeni bir kredi sözleşmesi daha imzalanmıştır. Davalı bankanın alacağının bu sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İş bu sözleşmenin teminatı olarak da dava dışı borçluya ait ayrı bir taşınmaz üzerinden daha sonra kaldırılan yeni bir ipotek daha tesis edilmiştir. Mahkemece açıklanan bu hususlar üzerinde durulup, tartışılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hükmü kurulmasında isabet görülmemiştir... hükmün bozulmasına” hükmedilmiştir.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na göre dosyadaki kefaletin süreli olmadığı, 598. maddeye göre bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefaletin buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı, kefaletin on yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefilin ancak on yıllık süre doluncaya kadar talep edilebilir denildiğinden ve ayrıca 601. maddenin süreli olmayan kefalette kefilin bildiriminden bahsettiği, kefilin ölmeden önce kefaleti sona erdiren bir beyanda bulunmadığından ve borç hala devam ettiğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davacının murisinin 3. kişi sıfatıyla dava dışı borçlu ile davalı bankanın akdettiği 19.10.2005 tarihli kredi sözleşmesinin teminatı olmak üzere taşınmazına tesis ettiği ipoteğin fekkine ilişkindir. Dosya kapsamında anılan sözleşmede davacının murisinin kefaletinin de bulunduğu halde bu sözleşmeden dolayı davalı bankanın bir alacağının bulunmadığı davalı yanın da kabulünde olup, bu husus ihtilafsızdır. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın davacının murisinin kefaletinden değil, teminat olarak tesis ettiği ipotekten kaynaklandığı gözetilerek ve ayrıca bozma kapsamı da dikkate alınarak, ipoteğin teminat fonksiyonunun devam edip etmediği yönü üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken uyuşmazlık konusu olmayan davalı yanın da kabulünde olan davacının murisinin kefaletinin irdelenip, yanılgılı gerekçelerle karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nu yürürlükten kaldıran 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunun yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un “Geçmişe etkili olmama kuralı” nı düzenleyen (1.) maddesine göre somut olayda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun zaman itibariyle uygulanma olanağı bulunmadığının da gözden kaçırılması isabetli değildir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.