MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar ve dahili davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla girişilen üç ayrı takibe vaki itirazların iptali istemi ile açılmıştır. Davacı vekili, 27.05.2010 tarihli dilekçesinde; davanın alacak davası olarak görülmesini ve alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili davacının ihbar olunan... den alacaklı olduğunu ve adı geçen tarafından keşide olunan çekleri, teminat maksadıyla davalı şirkete ciro ettirdiğini, müvekkillerinin davacı ile ihbar olunan arasındaki alt ilişkiye taraf olmadıklarını; tesis edilen ipoteklerin üst sınır (limit) ipoteği olduğunu ve fazlasının talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının 27.05.2010 tarihli dilekçesinin davayı “alacak” davası olarak ıslahı niteliğinde sayılmasına; esas hakkında ise davacının her üç takipte şahıslar aleyhine haciz ve ipoteğin paraya çevrilmesini talep ettiği, İcra ve İflâs Kanunu'nun 45. maddesine göre alacağın ipotekle teminat altına alınması halinde haciz yoluyla takibe girişilemeyeceği ve alacak davası açılamayacağı; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte asıl borçlu ile taşınmazları üzerinde ipotek tesis eden kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu ancak davacının asıl borçlu şirketi takipte göstermediği, davacının öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıp, rehin açığı çıkarsa dava açması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hükmün taraflar vekillerince temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesinde Dairemizin 2011/296 E., 2011/8317 K. sayılı ve 22.06.2011 tarihli ilamında ''mahkemece davanın, davacının ıslah dilekçesi gözetilmek suretiyle alacak davası olarak ve genel hükümler çerçevesinde incelenmesi gerekirken, İcra ve İflas Kanunu’nun 45. maddesi ve takip hukukuna ilişkin yasal düzenleme çerçevesinde yargılama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği'' denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davacı alacaklının davalıdan alacağına mahsuben verilen çeklerin karşılıksız çıkması neticesinde bakiye olarak davacı tarafın 170.491-TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar ve davalı ... mirasçıları dahili davalılar vekilince temyiz edilmiştir.1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar ve davalı ... mirasçıları dahili davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Mahkemece, red edilen miktarlar üzerinden davalılar yararına nisbi oranda vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken maktu oranda vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ve davalı ... mirasçıları dahili davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.