MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka ile dava dışı şirket arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesini kefil olarak imzalamadığı halde davalının kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yaptığını ileri sürerek.... İcra Müdürlüğü'nün 2009/5132 sayılı dosyasında yapılan icra takibinden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, sözleşmedeki kefil imzasının davacıya ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, benimsenen Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda, davaya konu kredi sözleşmesindeki kefil imzasının davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 11.06.2014 günlü ilamıyla, eksik harç ikmal ettirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, harç tamamlatılmadan davaya devam edilip yazılı şekilde karar verildiğinden bahisle bozulmuş, bozma sonrası bozma ilamına uyma kararı verilmiş ve toplanan delillere göre bozmanın sadece harç yönünden olması nedeniyle, diğer kısımlarda herhangi bir bozma bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2)Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; dava Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. İcra takibine konu genel kredi sözleşmesinde davacının imzasının ona ait olmadığı bilirkişi raporu ile sabit olmuştur. Davalı banka tarafından kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığının bilinmesi gerekir. Bu nedenle sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığı halde davacı hakkında icra takibine geçilmesinde davalı banka kötüniyetli olup İİK'nın 72/5. maddesi uyarınca davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmişti.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, 21.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.