Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16904 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3689 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı şirket yetkilisince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekili ile davalı şirket arasında 15.06.2009 tarihl... bayilik sözleşmesine istinaden davalının müvekkili şirketin ...bayisi olduğunu, davalının 26.07.2011 tarihli ihtarname ile gerçeğe aykırı iddialarla haksız olarak sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, davalı şirket tarafından hiçbir zaman sözleşmeye ve protokole uygun davranılmadığını, cari hesabın hiçbir zaman sıfır bakiyede olmadığını, davalı şirket tarafından borcuna karşılık olarak verilen çeklerin karşılıksız çıktığını belirterek, haksız fesihten dolayı müvekkili şirketi zarara uğratması sebebi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kâr mahrumiyeti tazminatı alacağının 50.000-TL' si ile, cezai şart alacağının 50.000-TL' sinin davalının sözleşmeyi haksız feshettiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 30.01.2006 tarihinde bayilik anlaşması imzalandığını ve bu anlaşmanın da 30.01.2011 tarihinde sona erdiğini, Rekabet Kurumu tarafından yayınlanan tebliğler uyarınca dikey anlaşmalarda alıcı ile akdolunacak sözleşmenin azami beş yılla sınırlı olduğunu, davacı şirketin ise müvekkili şirketin müzayaka halinde olmasından yararlanarak tebliğlere aykırı olarak henüz bu sözleşmenin sona ermesine üç yıllık bir süre varken tarih kısmı boş sözleşmeler imzalattığını, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalı boş sözleşmeler imzalatıldığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispat edemediği, sözleşmenin Rekabet Kurulu kararlarına aykırı olup bağlayıcı olmadığını belirtmiş ise de, akit serbestisi kuralı gereği bir sözleşme bittikten sonra yeni bir sözleşme imzalanmasından dolayı savunmasının kabul edilmediği, sözleşmeyi uzun yıllar uygulayıp benimseyen davalının sözleşmenin geçersizliği iddiasında bulunamayacağı, davalı, davacı tarafından tehdit edildiğini belirterek feshin haklı olduğunu savunmuş olup, bu savunma ispat edilmediğinden feshin haksız fesih olduğunun kabul edildiği, 15.06.2009 tarihli 5 yıllık sözleşmenin, davalı tarafından 26.07.2011 tarihli ihtarname ile feshedildiği, alınan bilirkişi raporuna göre fesih nedeniyle 2 yıl 10 ay 18 gün çalışılmadığından davacının kâr mahrumiyetinin hesaplanması gerektiği, 01.01.2011-26.07.2011 arasındaki dönemde davacının aylık kazancının 8.220,52 TL, günlük kazancının 274,02 TL olduğu buna göre 2 yıl 10 ay 18 günlük kazanç kaybının 284.430,04-TL olduğu, cezai şartın 500.000-TL olarak tamamı olarak uygulanmasının davalı şirketin mahvına sebep olacağının raporda belirtildiği, davacının talebinin 50.000-TL olduğu nazara alındığında bu miktar mahvına sebep olmayacağından indirim yapılmadığı gerekçeleriyle, davanın kabulü ile, davacı ... davalı arasındaki sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği kabul edilerek, taleple bağlı kalınarak 50.000-TL kâr mahrumiyeti ve 50.000- TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte hesap edilerek davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı cezai şarttan indirim talep etmiş ise de, hüküm altına alınan tazminat miktarı davalının mahvına sebebiyet vermeyeceğinden ve davalı tacir olduğundan indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı şirket yetkilisince temyiz edilmiştir.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket yetkilisinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Mahkemece, davalı yanın bayilik sözleşmesini süresinden önce feshinin haksız olduğunun ve davacının bayilik sözleşmesi uyarınca hem cezai şart, hem de kâr mahrumiyeti isteyebileceğinin kabulünde bir isabetsizlik yok ise de, davacının aynı bölgede yeni bir istasyon kurup kurmadığı, yeni bir bayi ile sözleşme yapıp yapmadığı, yeni istasyon kurulmamış ve yeni bir bayilik sözleşmesi imzalanmamış ise aynı bölgede bunların yapılması için gerekli makul sürenin ne olacağı saptanarak, davacının bu süreler için kar mahrumiyeti isteyebileceği dikkate alınmadan kar mahrumiyeti alacağının kabulünde isabet görülmediği gibi, davacının dava dilekçesindeki faiz talebi ticari faiz iken, bu talebin yasal faiz olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, talebi aşacak şekilde hüküm altına alınan alacak kalemlerine avans faizi uygulanması da isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket yetkilisinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.