Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16737 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 265 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'in gelmiş, olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin 12.11.2009 tarihli genel kredi sözleşmesine 750.000 TL limitle kefil olduğunu, bu sözleşme uyarınca davalı bankanın 12.11.2009 tarihli 700.000 TL bedelli........ lehine bir adet teminat senedi verdiğini, bunun dışında asıl borçlu...'ne verilen kredilerden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin 28.12.2012 ihtarname ile durumu davalı bankaya bildirdiğini ve aynı tarihte temerrüde düşmeden 710.000,00 TL ödeme yaptığını, icra takibine konu edilen senedin tanzim tarihinin genel kredi sözleşmesinin tarihi ile (12.11.2009) aynı olduğunu sözleşmenin bir parçası olarak müvekkilinin 975.000 TL bedelli bu senedi farkında olmadan imzaladığını, davalı bankanın müvekkilinden habersiz borçlu şirkete fazladan kullandırdığı kredi ve çek karneleri bedellerini müvekkiline yüklemeye çalıştığını ileri sürerek müvekkilinin.... İcra Müdürlüğü'nün 2012/8520 sayılı dosyasındaki 975.000 TL asıl alacaktan borçlu olmadığının tespitine %20 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının 750.000 TL genel kredi sözleşmesi 750.000 TL kredi çerçeve sözleşmesi kapsamında 1.500.000,00 TL limitle müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, icra takibine konu edilen senedin kredi borcuna mahsuben müvekkili bankaya temlik cirosu ile teslim edildiğini, girişilen kambiyo senetlerine özgü takibin yerinde olduğunu, iddiaya konu 710.000 TL'lik ödemenin genel kredi sözleşmesi ve kredi çerçeve sözleşmesinden kaynaklandığını belirterek davanın reddi ile %20 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller benimsenen bilirkişi raporu neticesinde, davalı bankanın kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan bonoyu takibe koyabileceği, banka bir kısım taşınmazları ipotek altına almış ise de, TBK'nun 586. maddesi uyarınca davacıya karşı takip hakkının bulunduğu, hesap kat tarihinde davalı bankanın alacağının senet miktarından fazla olduğu ve bu miktarın kefilin kefalet limitinin içinde kaldığı, davalı bankanın tahsilde tekerrür etmemek koşuluyla takibe giriştiği gerekçeleriyle davanın reddine, davacı tarafça takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında nazara alınmasına, davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK'nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davalarında, dava tarihindeki borçluluk durumu gözetilerek hüküm kurulur. Mahkemece bu kural gözetilmeksizin takipten sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında gözetileceği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, dava tarihi itibariyle borçluluk durumu saptanıp sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.