Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16729 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2600 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Dava, ayıplı mal iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin 27.12.2012 tarih ve 2011/502 E- 2012/381 K sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 13.06.2013 tarih ve 2013/7921-11113 E-K sayılı ilamıyla "...Davacı, 28.04.2011 tarihli ihtarname sunmuştur. Bu ihtarnamede ürünlerde yüzey bozukluğu ve renk tonu farklılığı bulunduğu bildirilerek kapakların değiştirilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, davalı tarafından davacıya satılan mallarla ilgili faturaların ibrazı istenip, faturalarda belirtilen malların davacıya teslim edildiği tarihler tespit edilerek, 28.04.2011 tarihli ihtarnamede belirtilen ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı tespit edilip, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan yönler gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacının manevi tazminat talebi yönünden de bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiş olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, malların teslimine ilişkin sevk irsaliyelerinin dosyaya ibrazının sağlandığı, en son sevk tarihinden on gün sonra ihtarın yapıldığı, sekiz günlük yasal ihbar süresine uyulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira, uyuşmazlık, satışa konu malların ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktalarında toplanmaktadır. 6102 sayılı TTK.nun 23/1-c maddesinde öngörülen 8 günlük muayene süresi içinde tespit edilemeyen ancak sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların 6098 Sayılı TBK.nun 223/2 maddesi uyarınca hemen satıcıya bildirilmesi gerekir. Bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Bu durumda, gizli ayıp iddiasında bulunan davacının bu iddiasını ayıbın ortaya çıkmasından sonra hemen bildirmesi gerekir. O halde mahkemece dava konusu malın ayıplı olduğunun saptanması halinde belirtilen ilkeler çerçevesinde davacı yanca süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığının saptanması gerekir.Bu durumda mahkemece davaya konu edilen malın üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak, ayıplı olup olmadıkları ve ayıplı ise ayıbın niteliği konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, ayıplı olduğunun saptanması halinde belirtilen yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacı yanca süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı tartışılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmediği gibi ayıbın tespiti ve niteliği teknik bilgi ve incelemeyi gerektirdiğinden mahkeme hakiminin kendisini bilirkişi yerine koyarak bu konuda değerlendirme yapması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.