MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. ... ile davalı vek.Av. ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili müvekkilinin davalıya iplik sattığını, bundan kaynaklanan alacaklarına karşılık (4) adet mal bedellerine ilişkin fatura düzenlediğini, taraflar arasındaki alım satım ilişkisinin yabancı para üzerinden olup, bu hususun faturalarda USD kuru belirtilmek suretiyle açıklandığını, Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenmek zorunda kalındığını, faturalar tarihinde faturalarda belirtilen mal bedelleri ödenmediğinden kur farkı faturası düzenlenip davalıya gönderildiğini iddia ederek bu faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili talebiyle icra takibine girişmiş ve itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davasını vekili vasıtasıyla açmıştır.Davalı vekili, müvekkilinin malları satın ve teslim aldığını kabul etmiş, ancak kur farkı faturasının müvekkilinin defterine işlenmediğini, davacıya çekler verildiğini, bu çeklerle takibe girişilmesinin mümkün olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, savunma doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yabancı para üzerinden yapılan alım satımlarda Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenme zorunluluğu bulunduğundan faturalarda belirtilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı kur gözetilerek fatura tarihlerinde ödeme yapılmayıp daha sonra Türk Lirası ile ödeme yapılması durumunda kur farkı istenebilir. Bunun için taraflar arasında bir teamül oluşmasına da gerek bulunmamaktadır. Kambiyo senedi düzenlenmesi tek başına borcun tecdidi (yenilenmesi) sonucunu doğurmaz. Borcun tecdidi (yenilenmesi)nin sözleşmeden açıkça anlaşılması gerekir. Taraflar arasında borcun yenilenmesine ilişkin bir sözleşme bulunduğu savunulmadığına göre davacının temel ilişki nedeniyle düzenlediği faturalar ve koşullarının oluştuğunun saptanması durumunda kur farkı talep edebileceğinin kabulü gerekir. Davacıya verilen çeklerin büyük bir bölümü davalı aleyhine borç kaydı yapılarak iade edilmiş, iade edilmeyip davacıda kalan (4) adet çekte ise ciro silsilesinde kopukluk olduğu görülmüştür. Bu itibarla davalının bu yöne ilişkin savunmaları yerinde değildir.Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar üzerinde yeterince durulup, tartışılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.