Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16542 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1251 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ...'ın ve davalı vekili Av. ...'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı....nin davalı bankadan kullanmış olduğu krediye kefil olduğunu ve taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettiğini, ipotek akdinde ipotek tesis edilen meblağın yazılmadığını, aynı zamanda ipotek akit tablosunda müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak da ipotek meblağı kadar sorumlu olduğunun belirtildiğini, taşınmaz üzerindeki tesis edilen ipotek akdinin resmi şekilde yapılmadığını, ipotek akit tablosunun sonradan doldurulduğunu, 2644 sy. Tapu Kanunu'nun 26. md.ne göre ipotek akdi resmi şekilde yapılmadığından tümünün hükümsüz kalacağını, resmi şeklin ise 1512 sy. ... K.nun 84. maddesine tabi olduğunu, tutanağın geçersiz olduğunu ileri sürerek müvekkilinin taşınmazı üzerindeki ipoteğin ve kefaletin iptaline, ipoteğin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dava dışı.....ile müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi için davacı tarafından müvekkili banka lehine taşınmazı üzerinde 04.11.2011 tarihinde 550.000 TL üzerinden ipotek resmi senedi ile ..... Müdürlüğünde resmi makamlar önünden imzalamak suretiyle ipotek tesis ettiğini, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının tanık dinletme taleplerine muvafakat etmediklerini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen 06.06.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre; dava dışı.... lehine usulüne uygun düzenlenmiş ipotek tesisi söz konusu olmadığı, ipoteğin esas bakımından eksiklikler taşıdığı, davacı taraf kötü niyet tazminat isteminde bulunmuş ise de; söz konusu işlem .... Memurluğu nezdinde yapılmış olduğundan yapılan işleme güven sebebi ile ipotekli takip yapılmış olduğundan davacının takipte kötü niyeti söz konusu olmadığından kötü niyet tazminat isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerine 04/11/2011 tarih 17162 yevmiye ile konulan 550.000 TL bedelli ipoteğin kaldırılmasına, davacı vekilinin % 20 kötü niyet tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava, ipotek akit tablosunun geçersiz olduğu iddiasıyla ipoteğin fekki istemine ilişkindir. TC Anayasası'nın 141/3. maddesi uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. 6100 sy. HMK'nın 297. maddesinde de mahkeme kararının gerekçeli olması gerektiği yönünde hüküm bulunmaktadır. Gerekçe, kararın temyiz incelemesinin yapılabilmesi yönünden de son derece önemli bir unsurdur. Gerekçe sayesinde kararın doğru veya yanlış olduğu sonucuna varılabilir. Yerel Mahkeme kararında “ipoteğin esasına yönelik eksiklikler taşıdığı” belirtilmiş olmasına rağmen bu eksikliklerin nelerden ibaret olduğu ve hangi nedenle ipotek akdinin geçersiz olduğu açıkça gösterilmemiştir. Dolayısıyla, Yerel Mahkeme kararının bu açıdan yeterli gerekçe ihtiva ettiği söylenemez.Öte yandan, ipotek akdinin 6098 sy. TBK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenmiş olduğu görülmektedir. İpotek akdinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sy. BK'nın 484. maddesinde kefaletin geçerliliği için yazılı olması ve kefalet limitinin bulunması koşulları kabul edilmiş, bunlar dışında başkaca herhangi bir geçerlilik şartı öngörülmemiştir. Bu durumda, yazılı olmanın da ötesinde resmi şekilde yapılmış olan ipotek akit tablosunda gösterilen limitin de kefalet limiti olarak kabulü mümkün olduğundan ve ipotek akdinde yer alan kefalete ilişkin açıklamaların kefalet iradesini de ortaya koyduğu ve dolayısıyla kefaletin geçerli kabul edilmesi gerektiği Dairemizin istikrarlı uygulamaları gereğidir.Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 09/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.