Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16301 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3357 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi.Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile dava dış... arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinin davalılarca müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, bu sözleşmelere istinaden asıl borçluya kullandırılan kredilere ilişkin borcun ödenmemesi nedeniyle hesap kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini,alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların işlemiş faiz, gider vergisi ile faiz oranına yönelik itirazları ile durduğunu belirterek kısmi itirazların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacı tarafça talep edilen temerrüt faiz oranı ile bu orana göre tespit edilmiş işlemiş faiz ve gider vergisinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre; İİK'nun 68/b maddesinde, sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi ve yeni adresin kredi kullandıran tarafa bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı düzenlenmiş ise de, bu hükmün kredi sözleşmesinin kefilleri yönünden uygulanamayacağı, davalılara gönderilen ihtarnameler tebliğ edilemediğine göre davalı kefillerin takip tarihinden önce temerrüde düşürülmemiş oldukları, dolayısıyla davacının takip öncesine ilişkin temerrüt faizi ve ... taleplerinin haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davalılar, davacı banka ile dava dışı... arasında akdedilen genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredilerden müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sorumludurlar. Davacı banka, icra takibini hem dava dışı asıl borçluya hem davalı kefillere yönelik olarak başlatmıştır. Davalılar, temerrüt faiz oranına, işlemiş faize ve gider vergisine yönelik itirazlarını bildirmişlerdir. Dava konusu kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun 490.maddesi (6098 sayılı TBK'nun 589/1.md.) gereği kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işleyen akdi faizden limiti dahilinde sorumlu olur.Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede, belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK. 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir.Mahkemece kefilin sorumluluğuna ilişkin bu ilkeler gözetilerek ve davalıların itirazları dikkate alınarak, konusunda uzman bankacı bilirkişi veya bilirkişi kuruluna banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 07/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.