MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı, davacı şirket vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davalı vekili Av. ...'nun gelmiş olmasıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Mahkemece, tespit edilen tazminat miktarlarının, ticari faiz şeklinde bir faiz türü olmadığından yasal faiz olarak nitelendirilebilecek olan, ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği şeklinde gerekçe oluşturulmuş ise de hüküm fıkrasında “Davanın kısmen kabulü ile, sipariş edilip alınmayan ürün bedeli olarak tespit edilen 113.241,18 TL maddi tazminat bedelinin 1.000,00 TL'lik kısmının dava tarihinden itibaren , bakiye kısmının ıslah tarihi olan 15/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, ara verme ve iş sonlandırma tarihleri arası yapılan işçilik giderleri olarak tespit edilen 35.783,19 TL maddi tazminatın 750,00 TL'lik kısmının dava tarihinden itibaren , bakiye kısmının ıslah tarihi olan 15/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ” karar verilmiş olup, hüküm ile gerekçe arasında uygulanacak faizin türü yönünden oluşturulan bu çelişki nedeniyle HUMK’un 381. ve 388 (HMK’nın 294 ve 297) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.Öte yandan HMK m.297/2 hükmüne göre, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Mahkemece kısa ve gerekçeli kararda “13/01/2014 havale tarihli bilirkişi raporunun 18. Sayfasında listesi verilen ürünlerin eş zamanlı olarak davacı tarafça davalıya teslimine” denilmiş olup, davalıya teslimine karar verilen ürünlerin neler olduğuna dair bir açıklık içermediğinden ve anılan bilirkişi raporu kararın eki niteliğinde olduğu da hükme bağlanmadığından, bu durum yukarıda belirtilen HMK m.297/2 hükmüne aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı yetkilisinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.