Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16277 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12187 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı temlik alan davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ve vek. Av. ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın ve asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı.....'nin yetkilisi iken 11.02.2004 tarihinde hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını, müvekkilinin ortaklığının devam ettiği dönemde imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan 200.000 TL'lik kredi borcunun ödendiğini, müvekkilinin şirketten ayrılmasından sonra 700.000 TL'lik ve 1.000.000 TL'lik kredilerin diğer ortakların ve yetkililerin imzaları ile kullanıldığını, davalı bankanın müvekkili ve diğer ortaklarla dava dışı şirket aleyhine... İcra Müdürlüğü'nün 2010/5076 sayılı takip dosyasında takibe geçtiğini, müvekkiline ödeme emrinin tebliğ edilmediğini, müvekkilinin durumdan maaş haciz müzekkeresi ile haberdar olduğunu, müvekkilinin kredi borçlusu şirketle hukuki ve organik bağının kalmadığını belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, borcun doğum sebebinin davacının şirket ortaklığı olmayıp şahsi kefaleti olduğunu, takibin kesinleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 3 adet kredi sözleşmesi düzenlendiği, davacının sadece 1 adet sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, davacının kefalet limitinin 200.000 TL olup dava konusu borçtan dolayı sorumluluğunun devam ettiği, kefaletten kurtulma şartlarının somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1)Davacı vekilinin temyiz dilekçesi temlik alan davalı vekiline 13.06.2014 günü tebliğ edilmiş olup davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin HUMK'un 433/2 maddesinde öngörülen 10 günlük yasal sürenin dolduğu 23.06.2014 tarihinden sonra 25.06.2014 gününde UYAP'ta kaydının yapıldığı ve harcının da süresinden sonra yatırıldığı anlaşıldığından reddi gerekmiştir.2)Davacı vekilinin temyizine gelince; dava dosyasına davalı ile dava dışı.... arasında düzenlenmiş iki adet kredi sözleşmesi sunulmuştur. Sözleşmelerden 200.000 TL bedelli olan sözleşmede tarih bulunmamakla birlikte davacının bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı, anılan bu sözleşmede 16.08.2004 tarihinde limit artırımına gidildiği, ancak limit artırımında davacının imzasının bulunmadığı, diğer sözleşmede ise davacının imzasının bulunmadığı görülmüştür. Davalı yanca girişilen icra takibinde dayanak olarak “genel kredi taahhütnamesi ve ihtar” gösterilmiş olup hangi sözleşme ya da sözleşmelere dayanıldığı açıkça belirtilmemiştir.Öte yandan hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davaya konu kredi alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı konusunda açıklayıcı bir bilgi bulunmamakta olup anılan rapor bu haliyle yetersiz olduğu gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Bu durumda mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kuruluna takip ve dava konusu kredi alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı hususunda banka kayıtları üzerine inceleme yaptırılarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temlik alan davalı vekilinin süresinde olmayan katılma yoluyla temyiz isteminin reddine; (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.