MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalılar vek.Av.....'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... arasında 22.11.1983, ... arasında 22.02.1986, ... arasında 14.11.2002 tarihinden itibaren devam eden sözleşmeler bulunduğunu, davalılara ait malların Türkiye'de satım ve dağıtımını üstlendiklerini, davalıların bu hizmet nedeniyle ücret ödediklerini, ancak 06.06.2007 tarihli ihtar ile akitlerin 31.12.2007 tarihi ile sonlandırılacağının ihbar olunduğunu, davalıların müvekkilinin çalışanlarını kandırarak paravan şirket kurup malları yeni kurulan şirket üzerinden gönderdiklerini, yapılan haksız rekabet sonucu zarara uğradıklarını ileri sürerek, stokta kalan mal bedeli, yatırım tutarı, portföy tazminatı, kar kaybı, hizmet ücreti kaybı ve işçilere ödenen kıdem tazminatından dolayı doğan zarara karşılık ...'den 240.000 Euro, ...'den 240.000 Euro, ...'den 220.000 Euro'nun tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacının değişik tarihli sözleşmelere istinaden acenteleri olduğunu ve belli oranda satılan mal üzerinden komisyon ödediklerini, davacı şirket temsilcisi ile 13-14/09/2006 tarihinde yapılan toplantı sonucu ilişkinin 18 ay sonra sonlandırılmasına karar verildiğini ve bu tutanağa istinaden akdin sonlandırıldığını, istenen tazminat kalemlerinin yasal dayanağı bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin feshinin, davalının haksız rekabeti nedeniyle yerinde olmadığı, bu durumun .... 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2009/810 esas sayılı dosyasında verilen ceza kararı ile belirlendiği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın ... yönünden 225.000 Euro, ... yönünden 223.823,25 Euro, ... yönünden 169.346,28 Euro alacak miktarlarının davalılardan tahsiline, fazla istemlerin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2)Akdin 06.06.2007 tarihli ihtar ile 6 aylık süre verilerek fesih olunduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Akdin haksız feshine dayanak alınan ... 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2009/910 esas sayılı mahkumiyet kararı Yargıtay tarafından bozulmuştur. Bozmaya uyularak verilen kararda ise “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” hükmü kurulmuş olup, bu durumda hukuk hakimini bağlayıcı bir mahkumiyet kararından söz edilemeyeceğinden akdin haksız nedenle fesih edildiğinin gerekçesi yapılamayacağından davacının akdin feshinin haksız olduğunu kanıtlaması gerekirken, yazılı şekilde akdin feshinin haksız olduğunun kabulünde isabet görülmemiştir.Yatırım giderleri yönünden, davacı şirket belli bir iş kolunda faaliyette bulunmakta olup, yatırım olarak ileri sürülen giderlerin davalılar ile yapılan sözleşmelere istinaden yapıldığını kanıtlamalıdır. .... kaydında bulunan araç, mobilya gibi unsurların sözleşme kapsamında edinildiği kanıtlanmadıkça yatırım gideri olarak kabulü isabetsizdir.Kar kaybı açısından ise, davacının stoğunda bulunan malları akdin fesihi ihtarı ile verilen süre sonrasında sona ermesini müteakip davalılara iade edeceğinden elde edeceği bir kar bulunmadığından bu talebinin kabulü isabetsizdir. İşçi kıdem tazminatı ödemesi ise, işçilerin akdin sonlanması nedeniyle işten çıkarıldıklarının ispatı gerekirken, işten ayrılmaları gerekçe gösterilerek ödenen tazminatların davalılardan tahsili de yerinde değildir. Diğer yandan davacının, davalılara ne şekilde müşteri kazandırdığı ve davalıların halen bu müşterilere satış yaparak kazanç elde etmeye devam ettiği yolunda bir inceleme ve araştırma yapılmadan portföy tazminatına karar verilmesi de hatalıdır.Ayrıca, davacı stoklarında bulunan malların akitler sona erdiğinden ödenen bedellerinin davalılardan tahsilinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de malların iadesine karar verilmemiş olması da kabul şekli ile isabetsiz görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar yararına takdir edilen 1.100,00-TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 29/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.