Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16237 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15556 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak ve birleştirilen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda alacak davasının kısmen kabulüne, menfi tespit davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkiline ait taşınmazın davalı şirkete 3.800,000 TL bedel ile satıldığını ve tapuda devrin sağlandığını, satış protokolünün 4. maddesine göre davalı şirketin, müvekkilinin borçlarını peşin ödemeyle kapatmasının kararlaştırıldığını, ancak davalının dava dışı banka kredisini peşin olarak kapatma yerine ileri tarihli çekler ile ödediğini ve bankaya 195.000 TL fazladan faiz ödemek zorunda kaldıklarını ve zarara uğradıklarını ileri sürerek, 5.000 TL faiz ödemesi, 5.000 TL zarar alacaklarının tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davacılar vekili, 05.10.2009 tarihli satış protokolü ile davalı şirkete teminat bonosu verildiğini, ayrıca bonodaki ... ile...'ya ait imzanın sahte olduğunu, ancak bononun iade edilmediğini ileri sürerek bono ile borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı-birleşen davalı vekili, satış protokolündeki tüm edimlerini yerine getirdiklerini, davacıya banka borcunu ödemesi için çekler verildiğini ve ileri tarihli çekleri alarak banka borcunu ödeyen davacının faiz talebinde bulunamayacağını beyan ederek, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir. Mahkemece taraflar arasındaki satış protokolüne göre peşin ödenmesi gereken banka borcunun ileri tarihli çekler ile kapatılması sonucu davacı şirketin fazladan faiz ödenmesine neden olunduğu, bonodaki imzaların davacılara ait olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL faiz ödemesinin tahsiline menfi tespit davasının reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1)Asıl davada, davacı taraf kredi borcunun ödenmesi için davalılardan ileri tarihli çekler alarak bankaya vermiş ve çeklerin tamamı ödenmiştir. Bu durumda davacı borcun peşin olarak ödenmesine ilişkin protokol hükmünü kendisine verilen ileri tarihli çekleri itirazsız kabul ederek değiştirmiş olup, faiz ödemesinden dolayı davalıya rücu edemez. Bu yönün gözetilmemiş olması doğru görülmemiştir. 2)Birleşen davada davacıların temyizine gelince, davalı....'un imzaya yönelik itirazı yerinde değil ise de diğer davalı .... yönünden imza incelemesine ilişkin dosyada bulunan raporlar arasında çelişki bulunmaktadır. Bu durumda ...'nun bononun düzenlenme tarihinden önceki ve yakın tarihli imza asılları getirilerek imza incelemesi yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Diğer yandan bononun taraflar arasındaki protokolün 6. maddesi kapsamında teminat olarak verildiği ve bedelsiz olduğu ileri sürülmüş ise de bu yönde bir inceleme yapılmamıştır. Mahkemece bononun teminat altına aldığı birleşen davalı alacağının bulunup bulunmadığı araştırılıp ve protokolün 6. maddesi birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda, (1) sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün asıl davalı, (2) sayılı bentte açıklanan nedenle birleşen davacılar yararına BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 29/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.