Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16131 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11998 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, dayanak sözleşmede müvekkilinin kefil olduğuna ilişkin belgelerin geçersiz olduğunu, geçersiz belgeye istinaden müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsilen kefil olarak sorumlu olamayacağını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, takibin müvekkili yönünden iptalini ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini ve icra inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece verilen, davanın kabulü kararı, Dairemiz 12.03.2015 tarih 2014/17031 E. - 2015/3498 K. sayılı ilamı ile “ Dava dosyasına ibraz edilen dava dışı ....’un asıl borçlu, davacının ise kefil olduğu kredi sözleşmesi 30.04.2009 tarihli kredi sözleşmesi olup, bu kredi sözleşmesinde davacının isminin ve imzasının yer aldığı yerde kefalet limitinin 45.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında belirtilen 02.04.2008 tarihli kredi sözleşmesinin borçlusu ise .....’dur. Mahkemece bu yönler incelenmeden, kredi sözleşmeleri karıştırılmak sureti ile 30.04.2009 tarihli kredi sözleşmesindeki davacı kefaletinin de geçerli olduğu gözetilmeden, yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının borçlu olmadığının tespitini istediği takip dosyasına konu kredi sözleşmesinin asıl borçlusunun dava dış... ve davacının kefil olduğu kredi sözleşmesinin 30.04.2009 tarihli kredi sözleşmesi olduğu, bu kredi sözleşmesinde davacının isminin ve imzasının yer aldığı yerde kefalet limitinin 45.000,00 TL belirtildiği ve davacının kefil olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine, icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava konusu sözleşmede davacı kefil olup, borçlunun borcundan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları kapsamında sorumludur. Bu durumda mahkemece, davacı kefilin açıklanan ilkeler doğrultusunda borçtan sorumlu olacağı miktar, konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla alınacak rapor doğrultusunda belirlendikten sonra bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.