Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16086 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6702 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasında 16/11/2006 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin imzalandığını, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, sözleşmede belirtilen miktardan az LPG satın aldığını, davalının noter ihtarına rağmen akde aykırılığa son vermediğini, bunun üzerine haklı sebeple sözleşmenin fesih edildiği belirtilerek 60.000 USD cezai şartın ve 571.002,200 TL kar kaybının ödenmesinin noter ihtarı ile talep edildiğini, ancak ihtarnamenin davalıya tebliğ edilemediğini belirterek sözleşmenin feshine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000 USD cezai şart alacağı ve 5.000 TL kar mahrumiyeti alacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre davacının bayilik sözleşmesinin feshi ile sözleşmenin 29. maddesi gereğince 60.000 USD cezai şartın ve sözleşmenin 24. ve 29. maddeleri gereğince hesaplanan 571.002,200 TL kar kaybı alacağının şimdilik cezai şarta ilişkin 5.000 USD ve kar mahrumiyetine ilişkin 5.000 TL'nin tahsilini istediği, davacının talebinin sözleşme hükümlerine göre açıkça belirli olmasına rağmen kısmi talepte bulunduğu, 6100 sayılı HMK'nun 109/2 maddesi gereğince dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 29/01/2013 tarih, 2012/14451 Esas ve 2013/1610 Karar sayılı bozma ilamında ;”Her ne kadar HMK'nun 109/2 maddesi uyarınca "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz" ise de, dava ve usul ekonomisi bakımından aynı Yasa'nın 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu yönler gözetilmeksizin davanın doğrudan usulden reddi isabetsizdir. Kabul şekli itibariyle de kendisini vekille temsil ettirmeyen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçesiyle bozulmuş,mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde,davalının sözleşmenin 24. maddesinde belirtilen alım taahhütlerini yerine getirmediği,sözleşme süresi sona ermeden ticareti terk ederek sözleşmenin ifasını imkansız hale getirmesi nedeniyle bayilik sözleşmesine aykırı davrandığı gerekçesiyle akdin feshi ile davacının sözleşme kapsamında 60.000 USD.lik cezai şartla hak kazanmakla birlikte cezai şartın davalının iktisaden mahvına sebep olabileceğinden ¾ oranında tenkis yapılarak neticeten 15.000 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,davacının sözleşmenin 29. maddesi doğrultusunda hesaplanan 3.148,48 TL kar mahrumiyeti alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2-Mahkemece, cezai şart alacağının davalının iktisaden mahvına sebebiyet vermesi halinde cezai şartın tenkisinin mümkün bulunduğuna, davalı tarafından ticari defterlerinin bilanço içerikleri esas alınarak 60.000 USD cezai şartın davalının iktisaden mahvına sebebiyet vereceği belirtilerek takdiren cezai şart miktarında ¾ oranında indirim yapılmıştır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 22.maddesi uyarınca tacir sıfatını haiz borçlu, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez ise de, kararlaştırılan cezai şartın tarafların ekonomik yönden yıkımına sebep olacak derecede fahiş olduğunun belirlenmesi halinde makul düzeyde indirim yapılabileceği Yargıtayca kabul edilmektedir.Bu itibarla mahkemece bu davada talep edilen ve hüküm altına alınan cezai şartın ekonomik yönden davalının yıkımına sebep olup olmayacağı yönünden davalının mali durumu gözetilerek ticari defter kayıtları ve bilançoları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılıp ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak,deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken mahkemece bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın uzmanlık gerektiren bir konuda re’sen karar verip eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Davacı vekilinin temyizi, lehlerine eksik vekalet ücreti taktir edilmesine ilişkindir. Mahkemece davacının davasının kısmen kabulüne karar verildiği halde, kabulüne karar verilen miktar gözetilerek yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekilinin sair temyiz itrazlarının reddine,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı ve davalı yararına,(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.