MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili banka ile davadışı .... arasında akdolunan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi uyarınca anılan şirkete kredi kullandırıldığını, davalının ise adına tescilli taşınmaz üzerinde davadışı şirket borçlarının teminatını oluşturmak üzere müvekkili yararına ipotek tesis ettirdiği gibi aynı ipotek senedi kapsamında ipotek limiti miktarınca müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olmayı da taahhüt ettiğini, davadışı şirketin kredi borcunu ödememesi üzerine bu müteselsil sorumluluk vaadi gereğince müvekkilince kat ihtarnamesi düzenlenerek talepte bulunulmuş ise de sonuç alınamadığını, alacağın tahsili amacıyla aleyhine girişilen takibe davalının itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle, takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece dosyaya sunulan ipotek senedi içeriği ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek somut olayda ipotek tesisi 6098 sayılı TBK yürürlükte bulunmadığı sırada düzenlenmiş ise de, 6101 sayılı TBK.nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi uyarınca 6098 sayılı TBK'nun 20 v.d. maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları hükümlerinin kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin bulunması nedeniyle davaya konu işleme de uygulanması gerektiği, bu bağlamda ipotek senedi 5. maddesinde yapılan müteselsil kefalete yönelik düzenlemenin taraflar arasında konuşulup tartışılarak genel işlem koşullarına uygun şekilda gerçekleştirildiğinin davacı yanca kanıtlanamadığı, o halde davalının ipotek tesisi yanısıra kefalet sorumluluğunun da kabulünün hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu ve ipotek senedine yazılan bu hükmün 6098 sayılı TBK 21 ve 22. maddeleri uyarınca yok hükmünde olduğu, bu durumda davalının takibe konu borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Davaya temel olan icra takibinin dayanağı ipotek senedinde davalı taraf adına kayıtlı taşınmaz üzerinde davadışı şirketin doğmuş ve doğacak kredi borçlarının teminatını oluşturmak üzere davacı banka yararına ipotek tesis ettirmiştir.İpotek senedinin 5. maddesinde ise "ipotek limiti miktarınca borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmanın yanında ayrıca ipotek limiti miktarınca müteselsil kefil sıfatıyla da sorumlu olduğunu kabul ve taahhüt ettiği" düzenlenmiştir. İpotek tesisi 28/11/2008 tarihinde 818 sayılı B.K yürürlükte iken gerçekleştirilmiştir. Davanın bu düzenleme ile ipotek sorumluluğunun yanısıra ipotek limiti kadar davadışı ...'nin kredi borçlarına kefil olduğunu da taahhüt etmiştir. Genel işlem koşulları ile ilgili düzenlemeler 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 20-25. maddeleri arasında yer almaktadır. İpotek senedinin düzenlendiği tarih itibariyle 6098 sayılı TBK yürürlükte olmadığından genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler somut olaya uygulanamayacağı gibi, bu hükümlerin 6101 sayılı TBK'nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin bir kural niteliğinde bulunmaması nedeniyle geçmişe etkili şekilde somut olaya uygulanması da mümkün değildir.Bu olgular karşısında ipotek senedinin düzenlendiği tarih itibariyle davalının ipotek sorumluluğunun yanısıra davadışı şirket lehine müteselsil kefil olmayı da taahhüt ettiğinin gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.