MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-K A R A R-Davacı vekili, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı kefillerin haksız olarak itiraz ettiklerini iddia ederek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davanın reddini savunarak, lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporundaki 1.şık adı altında yapılan hesaplamanın benimsenmesine göre, kullanılan krediler nedeniyle kredi sözleşmelerinin müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalıların takip tarihi itibariyle toplam 1.434.343,66 TL alacaktan sorumlu oldukları, alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kefilin sorumluluğunun kapsamı dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 589.maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, “kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara göre sorumludur.” (TBK' nun md.589/1) "Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa kefil, belirtilen azami miktarla sınırlı olmak üzere, asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından sorumludur."(TBK md. 589/2-1) Bunların dışında kefil, ayrıca kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından da sorumludur.Somut olayda, dava konusu genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olan davalı kefillere , hesap kat ihtarı tebliğ edilememiş ise de hesap kat ihtarının dava dışı asıl borçluya tebliğ edildiği ve böylece asıl borçlunun takip tarihinden önce temerrüde düşürülmüş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı kefillerin takip tarihi itibariyle sorumluluklarının asıl borç ve asıl borca takip tarihine kadar işleyecek temerrüt faizleri toplamının kefalet limitini geçmeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir.Mahkemece açıklanan bu ilkeler çerçevesinde yeterince araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.NUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.