MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine müvekkilinin 26.000 TL limitle kefil olduğunu, davalının 147.750 TL asıl alacak ve fer'ileri için icra takibi yaptığını belirterek 26.000 TL dışında kalan miktar için müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı dışındaki borçluların limit artışı sözleşmeleri imzaladığını, davacının sorumluluğu 26.000 TL ile sınırladırılacakken sehven bu hususun gözden kaçırıldığını, 26.000 TL dışında taleplerinin olmadığını belirterek davanın kabulünü istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının kredi sözleşmesindeki kefaletinin 26.000 TL olduğu gerekçesiyle icra takibinde 26.000 TL asıl alacak kısmı dışında kalan toplam 114.750 TL asıl alacak, 10.860 TL işlemiş faiz, 543 TL... ve 200 TL ihtiyati haciz masraf ve vekalet ücretinden davacının borçlu olmadığının tespitine, davalı kusurlu ise de kötüniyetli olarak kabul edilemeyeceğinden davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30’uncu maddesine göre, “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz.” Nisbi harca tabi davalarda harcın ödeme zamanını düzenleyen aynı Kanun’un 28/a maddesine göre de nisbi harçların ¼’ünün peşin ödenmesi gerekir. Davacı vekili, dava dilekçesinde icra takibinde talep edilen alacağın kefalet limiti olan 26.000 TL dışında kalan kısım yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, icra takibinde talep edilen toplam alacağın 152.353 TL olmasına ve bu durumda davacının talebinin 126.353 TL yönünden menfi tespit talebi olmasına rağmen, davacı dava değerini 26.000 TL olarak göstermiş, dava harcını da 26.000 TL üzerinden yatırmıştır. Mahkemece, Harçlar Kanunu’nun yukarıda belirtilen hükümleri uyarınca, eksik harçlar tamamlanmadan davaya devam edilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca, 4603 sayılı Kanun 'da ....., Tasfiye Halinde... aleyhine açılan davalar bakımından harç muafiyeti getirildiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, 4603 Sayılı Kanunun 4684 Sayılı Kanunla değişik geçici 4. maddesinin 2. fıkrasında getirilen harç muafiyeti adı geçen bankalarca kredi alacaklarının tahsili amacı ile yeniden yapılandırma süreci içerisinde açılmış ve açılacak dava veya takiplerle ilgili olup, somut olayda davalı durumundaki...'nin sözü geçen yasa hükmündeki muafiyetten yararlanamayacağı, 492 Sayılı Yasanın 123. maddesinde öngörülen harç muafiyetinin de dava konusu işlem ve davalı yönünden uygulanabilirliğinin bulunmadığı gözetilerek, davalı aleyhine hüküm altına alınan tutar üzerinden nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, davalı bankanın harçtan muaf olduğu gerekçesiyle harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.