Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15870 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4234 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mah.sıfatıyla)Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine senede dayalı icra takibi yaptığını, müvekkilinin davalı bankaya takibe konu bonodan kaynaklanan borcunun bulunmadığını belirterek, müvekkilinin icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, % 20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibin senede dayalı olduğunu, ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, takibin davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan ve davacının kefil olduğu genel kredi sözleşmesine istinaden teminat olarak verilen senede dayalı olduğu, davalı bankanın alacağının dava dışı asıl borçlu şirketin kredi kartı borcundan kaynakladığı, davacının kredi kartı sözleşmesinde imzasının bulunmadığı için sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu icra takibinde, 250.000 TL bedelli senet nedeniyle 35.000 TL asıl alacak olmak üzere toplam 35.289,59 TL alacağın tahsili talep edilmiştir. Davacı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ve dava değerini 35.000 TL göstererek, bu bedel üzerinden dava harcını yatırmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile davacının takibe konu 250.000 TL' lik bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davacının talebi 35.000 TL' ye ilişkin olduğu halde mahkemenin 250.000 TL bedelli bonodan dolayı menfi tespite karar vermesi talep aşımıdır. Ayrıca, kabule göre de, davacının genel kredi sözleşmesine kefil olduğu ve senedin kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiği mahkemenin kabulündedir. Asıl borçlu şirkete verilen şirket kredi kartının genel kredi sözleşmesi kapsamında verildiği ayrıca kredi kartı sözleşmesi imzalanmadığı dosyada bulunan 30/10/2014 tarihli davalı banka tarafından imzalanan tutanaktan anlaşılmaktadır. Kredi kartına yönelik ayrıca bir sözleşmenin varlığı gerekmeyeceğinden, bilirkişi raporundaki değerlendirmeye itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.