Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15793 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13596 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasında akdolunan kredi sözleşmesi uyarınca davalı tarafından müvekkiline iki adet çek karnesi verildiğini, çek bedelleri müvekkilince davalıya ödendiği halde çek güvence bedelinin tahsiline yönelik olarak davalı yanca müvekkili aleyhine takip başlatıldığını oysa davalıya bir borcu olmadığını belirterek, takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı yanca verilen iki haftalık kesin süre içerisinde vekaletnamenin dosyaya sunulmadığı ve dava şartı bulunmadığından bahisle 6100 sayılı HMK 114/1-f bendi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 11/11/2015 gün ve 2015/6298 E, 2015/14566 K.sayılı ilamı ile ''Somut olayda mahkemece verilen iki haftalık kesin süre geçirildikten sonra davacı vekili tarafından istenilen vekaletnamenin dosyaya sunulduğu görülmektedir. Mahkemece, vekaletname eksikliğinin her zaman tamamlanabileceği gözetilmeksizin kesin süre içinde vekaletname sunulmadığından bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi öte yandan vekaletname sunulmamış olsa bile davacı asile duruşma gününün haber verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de hükmün bozulmasını gerektirmiştir'' gerekçesi ile hükmün bozulması sonucunda, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu dayanak çeklerden dolayı davacının davalı bankaya borçlu olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, iade edilmeyen çekler nedeniyle oluşabilecek riske karşılık depo talebine ilişkin icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti davasıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu avukat tarafından düzenlenmiş olup, hem düzenleyenin vasfı itibariyle 6100 Sayılı HMK hükümlerine aykırılık oluşturulmuş, hem de içeriği itibariyle iddiada yer alan hususlarla sınırlı olarak düzenlenmemiş olduğundan, hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiye, banka kayıt ve defterleri üzerinde iddia ve savunma çerçevesinde ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre inceleme yaptırılıp, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor aldırıldıktan sonra,tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır.Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.