MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, davalı şirketten fatura karşılığı satın alınan masif panel sopelli ürünler ile imal edilen ürünlerin ...'ya ihraç edildiğini, ihraçtan sonra malların ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, davalıya keşide edilen 20.10.2010 tarihli ihtarnameden bir sonuç alınamadığını, ayıplı malların geri alınarak ödenen bedelin iadesi gerektiğini ileri sürerek davalıya ödenen 56.640 TL'nin avans faizi ile birlikte müvekkiline iadesi ile 1000 TL munzam zararın ve 1000 TL manevi zararın avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin kusursuz masif panel ürettiğini, ürünlerin davacıya 02.09.2010 tarihinde ....'nda teslim edildiğini, davacının gerekli incelemeyi yaparak malı teslim aldığını, nakliye sırasında veya davacının üretimi sırasında sorunlar olabileceğini, kaldı ki, davacının üretim sırasında varsa ayıbı tespit edememesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ayrıca davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde ayıplı mal satışı nedeniyle davacının sözleşmeyi geçmişe etkili feshe hak kazandığı ancak ayıbın meydana gelmesinde davacının da müterafık kusurunun (% 20) bulunduğu gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne 45.312 TL tazminatın dava tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faiz oranları uygulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacıda bulunan 02.09.2010 tarih 128030 nolu fatura konusu masif panelin ürünlerinin davacı tarafça davalıya iadesine, taraflara yüklenen edimlerin aynı anda ifasına, aşan istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 28/04/2014 tarih, 2013/10500 Esas ve 2014/7957 Karar sayılı bozma ilamında ;”Dava; ayıplı mal satıldığı iddiasına dayalı alacak davasıdır. Davacı, davalıya gönderdiği 20.10.2010 tarihli ihtarname ile davalıdan 02.09.2010 tarihinde satım ve teslim aldığı malların ayıplı olduğunu bildirmiş ve satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerine dayanarak 07.02.2011 tarihinde iş bu davayı açmıştır.Taraflar tacir olduğundan uyuşmazlığın dava tarihinden yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nun 25. maddesi çerçevesinden değerlendirilip çözümlenmesi gerekmektedir. Belirtilen yasa hükmünün 3. fıkrasında ayıp ihbar süreleri 4. fıkrasında ise ticari satışlarda zamanaşımı süresi düzenlenmiştir. Davalı; zamanaşımı def'inde de bulunmuş olup mahkemece somut olay bakımından öncelikle zamanaşımı def'i değerlendirilerek daha sonra da süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususu üzerinde durulup tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan işin esasına girilip yazılı şeklide hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuş,mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, ayıp ihbarının süresinde olduğu, davanın zamanaşımı süresinde açıldığı, davacının hakkaniyete uygun olacak %20 müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek, davalının iade etmekle yükümlü olduğu miktar olan 56.640,00 TL 'den davacının müterafık kusur indirimi olan 11.320,00 TL nin düşülmesiyle bulunan 45.312,00 TL davalının bedeli iadesi borcunun olduğu gerekçesiyle sözleşmenin geçmişe etkili feshi ile de 45.312,00 TL bedelin davalıdan tahsili, davacı tarafta bulunan 02/09/2010/128030 fatura konusu malların davalıya iadesine, munzam zarar kanıtlanmadığından ve manevi tazminat koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira hükme esas alınan 3 kişilik bilirkişi heyetinde yer alan teknik bilirkişi, dava konusu malzemenin ayıplı olup olmadığını, ayıplı ise bu ayıbın açık ayıp mı,yoksa gizli ayıp niteliğinde mi olduğu yönünde görüş bildirmemiştir. Bozmadan sonra mahkemece bilirkişi heyetindeki hukukçu bilirkişiden zamanaşımı ve ayıp ihbar süreleri ile ilgili ek rapor alınmış,teknik bilirkişi tarafından ayıp konusunda açık bir görüş bildirilmemiş olmasına rağmen, hukukçu bilirkişi olayda gizli ayıp bulunduğunu belirtmek suretiyle görüşünü açıklamış ve mahkemece bu rapor hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur. Ancak somut olay bakımından ayıp hususu ve ayıbın niteliği belirlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.Mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden somut olayda ayıplı mal satışı bulunup bulunmadığını, varsa ayıbın niteliği konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, davacının sipariş formu içeriği de gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirmek suretiyle varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.