MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacı vekili, müvekkilinin ilamsız icra takibine konu 1.095.000.00 TL. alacağının 230.067,78 TL.lik kısmının davalı şirkete verilen borçtan doğduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete bu miktar borç verildiğinin şirket yıl sonu bilançosunda da kayıtlı olduğunu, kalan 864.932,22 TL.lik kısmının ise müvekkiline ait arsanın davalı şirkete satışından kalan alacağı olduğunu ileri sürerek bu alacakların tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının alacağa dayanak gösterdiği parasal hareketlerin tamamının fiktif ve hayali hesap hareketleri olduğunu, şirket nezdindeki muhasebe kayıtlarının sonradan düzenlendiğini, şirketin paraya ihtiyacı yokken para koymanın anlamı olmadığı gibi vergi yasaları uyarınca da bu miktarda para konmasına olanak bulunmadığını, davacı muhasebe kayıtlarına göre bu miktar borç verdiğine dair kayıt oluşturmuş ise de kasada böyle bir kayıt ve paranın bulunmadığını, arsa satışı nedeniyle düzenlenen 27.12.2011 tarihli resmi senette bu satış nedeniyle alacağını tamamen aldığını ve hiçbir alacağı bulunmadığını beyan ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yargılama sonucunda, davacının dava konusu taşınmazdaki hissesinin satışından alacağının 889.959,00 TL olduğu, şirket defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemede davacı ...'nun davalı şirketten 230.076,78 TL alacaklı olduğu, taşınmazın satışından kaynaklanan 889.959,00 TL alacak eklendiğinde davacının toplam alacağının 1.120.335,78 TL olduğu, davacının icra takibinde bu alacaktan daha az olan 1.095.727,00 TL asıl alacak talep ettiği dikkate alınarak davacının asıl alacak talebinin yerinde olduğu, takipten önce temerrüde düşürülen davalı şirketten 15.940,57 TL işlemiş yasal faiz talep edilebileceği anlaşıldığından davacının itirazın iptali davasının kısmen kabulüne, davacının alacağının likit olduğundan asıl alacağın % 40'ı olan 438.290,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2013/12139 E., 2014/9612 K. sayılı ve 21.05.2014 tarihli bozma ilamında '' 30.04.2013 tarihli kök rapora 15.05.2013 tarihli dilekçe ile davalı vekili, 06.05.2013 tarihli dilekçe ile de davacı vekili gerekçelerini göstererek itiraz etmişlerdir. Bu durumda Mahkemece HMK'nın 266/1. maddesi gözetilerek yeniden konusunda uzman 3 kişilik bir bilirkişi heyetine taraf ticari defter ve kayıtları, banka kayıtları ve dosya kapsamında ibraz edilen belgeler üzerinde inceleme yaptırılarak ve taraf vekillerinin itirazları değerlendirilerek hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken alınmış olan rapor da kabul edilmeyerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. '' denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının icra takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 1.087.872,93 TL alacaklı olduğu, davacının talep edebileceği işlemiş faiz miktarının 15.501,76 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, asıl alacağın %40'ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili temyiz edilmiştir. Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyularak 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ancak bu rapora davalı tarafça gerekçeleri gösterilmek suretiyle itiraz edildiği halde bu itirazlar değerlendirilmemiştir. Öte yandan davacının paydaşı olduğu taşınmazın davalı şirkete satışından dolayı da bir miktar alacağa hükmedilmiş olmasına rağmen bu taşınmazın satışına ilişkin resmi akit tablosunda belirlenen bedelin tamamen ödendiği (alındığı) kaydı karşısında mahkemece bu yöndeki alacağa hangi nedenle hükmedildiği konusunda bir gerekçe oluşturulmamıştır. Bu yönlerden eksik incelemeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.