Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15752 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2140 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, cari hesap borcu nedeniyle girişilen icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ticari mal alım satımından kaynaklanan borcunun bulunmadığını, bedelin bazen nakit para bazen de çekle ödendiğini belirterek, davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, davacının davalı adına 48.128,22 TL’lik fatura düzenlediği toplam 35.258,14 TL tahsilat yaptığı davacının 12.870,08 TL alacağının bulunduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne, 12.870,08 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, itirazın iptali davası olup, davanın temelini oluşturan ilamsız icra takibinde 12.870,08 TL asıl alacak, 936,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.806,25 TL’nin asıl alacağa takipten sonra işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili talep edilmiştir. İtiraz üzerine açılan iş bu itirazın iptali davasında harca esas değer olarak 12.870,08 TL gösterilmiş ve bu değer üzerinden peşin harç yatırılmıştır. Ancak dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında "itirazın iptali" denilerek, takip konusu alacağın tamamının dava konusu yapıldığına dair izlenim yaratılmıştır. Nitekim davalı vekili temyiz dilekçesinin "Temyiz Nedenleri" bölümünün 3. bendinde işlemiş faiz talebi yönünden "davanın reddine, davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı oluduğunu " belirterek davanın takipteki toplam alacağa yönelik olarak açıldığını ve davayı bu şekilde anladığını göstermiştir.Bu durumda mahkemece işin esasına girilmeden önce davacının talebinin icra takibindeki (harca esas değer olarak gösterilen) asıl alacağa yönelik mi, yoksa dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde belirtildiği üzere icra takibindeki toplam alacağa yönelik mi olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Zira, davanın toplam alacağa yönelik olduğunun saptanması halinde, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28/a ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekecektir. Böyle bir durumda, işlemiş faize hükmedilmemekle bu kısım yönünden talep reddedilmiş olacağından davalı yararına yaragılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kuşkusuzdur. O halde mahkemece, 6100 sayılı HMK'nun 31. maddesinde düzenlenen "Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi" ilkesi çerçevesinde davacı vekiline davadaki talebi açıklattırılarak belirtilen usul kuralları çerçevesinde işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.11.2015 gününüde oybirliğiyle karar verildi.