Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15633 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6331 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 05/06/2014NUMARASI : 2011/103-2014/183Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalılardan M.. Ç..’in lehdar, müvekkili şirketin keşidecisi olarak yer aldığı 10.08.2007 düzenleme 10.10.2007 vade tarihli toplam 2.357.000.00 USD ve 512.000.00 Euro bedelli üç adet bonoya dayalı olarak davalı tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, senetleri keşide eden Y. k. ve B.K. bu senetlerin düzenlendiği tarih itibariyle şirketi temsil yetkilerinin bulunmadığını, üç yıllık temsil süresinin bittiği tarihten sonra (17.01.2008 tarihinde genel kurul toplantısı yapılıncaya kadar) şirketin organsız kaldığı dönemde imzalanmış olduğundan dolayı müvekkilinin anılan senetlerden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gibi, öte yandan senetlerin Y.K.baskı ve tehdit ile imzalattırıldığını, icra takibi sırasında 636.160.58 TL.tahsilat yapıldığını ve davalı M.. Ç..’in takibe konu alacağını diğer davalı şirkete temlik ettiğini belirterek, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine ve 636.160.58 TL.nin davalılardan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı M.. Ç.. vekili, senetleri keşide eden Y. K. ve B. K. davacı şirketi temsile yetkili kişiler olduğunu, davacı şirket yetkililerinin aldığı borç paralar karşılığında bu senetlerin verildiğini, senetler keşide edilirken herhangi bir baskı ve tehditte de bulunulmadığı gibi, bu konuda davacı yetkililerinin şikayeti üzerine Kartal Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verilerek bu kararın kesinleştiğini, davacının borcunu ödeyeceğini, karşılığında gayrimenkul vereceğini söylediği halde edimini de ifa etmediğini bildirerek davanın reddini savunmuş ve % 20 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.Davalı şirket vekili, diğer davalının savunmalarını tekrarlayarak müvekkilinin alacağı temlik yoluyla devraldığını bildirmiş ve davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, takibe konu senetlerin baskı ve tehdit ile imzalattırıldığı iddialarının davacı yanca kanıtlanamadığı gibi, bu senetlerin 10.08.2007 tarihinde davacı şirket yetkilileri Y.K.ve B.K.tarafından keşide edildiği, iki temsilcinin yönetim kurulu üyeliğine 29.07.2004 tarihli karar ile üç yıl süreyle atandığı, yine aynı kişilerin 17.01.2008 tarihli karar ile de yönetim kurulu başkan ve üyeliğine atanmış olup, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin yerine yenileri seçilene kadar süresi biten yönetim kurulu üyelerinin zorunlu olarak görevlerinin devam edeceğinin kabulü gerektiği, dava konusu senetlerin şirket yetkililerince usulüne uygun olarak düzenlendiği, böylece davacının bu senetler nedeniyle borçlu olmadığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava üç adet bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu bonolarda keşideci olarak davacı şirket kaşesi üzerinde Yalçın Kılıç ve Bülent Kılıç imzaları bulunmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle bu kişilerin senetlerin tanzim tarihlerinde davacı şirketi temsile yetkili olup olmadıklarının saptanması gerekmektedir. Dosyada bir örneği bulunan 25.11.2005 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nden anlaşıldığı üzere 29.07.2004 tarihinden itibaren üç yıl süreyle davacı şirketi temsile Yönetim Kurulu Başkanı B.K.Yönetim Kurulu Üyeleri Y. K. ve A.M. K. herhangi ikisinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. 23.01.2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ise 17.01.2008 tarihli genel kurul kararıyla bu tarihten itibaren Yönetim Kurulu Başkanı B.K. yanında Yönetim Kurulu Üyesi A.M. K. veya Genel Müdür S.G. birinin davacı şirketi temsile yetkili kılındığı görülmektedir. Y. Kı.17.01.2008 tarihinden sonra yetki verilmediği açıkça anlaşılmaktadır. Dava konusu senetler Y. K. yetkisinin sona erdiği 29.07.2007 tarihinden sonraki bir tarih olan 10.08.2007 tarihinde düzenlenmiştir. Senetlerin tanzim tarihinde şirketi temsilen senetleri imzalamış olan Y. K.ve B. K.şirketi temsil yetkileri sona ermiştir. Her ne kadar B.K. 17.01.2008 tarihli genel kurul kararıyla yeniden yetki verilmiş ise de Yalçın Kılıç’a yeni dönemde yetki verilmediği görülmektedir. Önceki temsilcilerin yetkilerinin sona erdiği tarih ile yeni temsilcilere yetki verildiği tarih arasındaki dönemde yetkisi biten temsilciler, şirket ile ilgili alelade işlemleri yapabilir ise de, şirketi borç altına sokacak tasarruflarda bulunamazlar.Bu durumda mahkemece dava konusu senetlerin tanzim tarihi itibariyle yetkileri sona eren kişiler tarafından imzalanmış olması karşısında temsile yetkili olmayanların tanzim ettiği bonolardan dolayı davacı şirketin sorumlu tutulamayacağı ve dolayısıyla davanın bu nedenlerle kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.