Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15546 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8044 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında var olan sözleşme gereğince davalıya mal satılıp teslim edildiğini, ancak davalının bakiye borcunu ödemediğini, bunun üzerine başlatılan icra takibine davalılarca haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında basit bir alım satım ilişkisinin bulunmadığını,  atipik bir alım satım sözleşmesi olduğunu, davacıya iade edilen ürünlerin bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece verilen taraflar arasındaki sözleşme ve defter kayıtlarına göre 324.389,16.TL asıl alacak ve 13.730,99.TL faiz yönünden itirazın iptali, icra inkar tazminatının davalıdan tahsili kararı, Dairemiz 17/12/2013 tarih ve 2013/15301 E. - 2013/19950 K. sayılı ilamı ile “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı tarafça kesilen bir takım iade faturasına ilişkin olarak bu faturalar altındaki teslim alan imzalarının okunamadığı ya da olmadığı belirtilmiş, davacı taraf da bunlara ilişkin olarak itirazda bulunmuştur. Mahkemece davacı tarafın itirazları değerlendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; iade faturalarında adı geçen...isimli şahıs dışındaki kişilerin davacı çalışanı olduğunun veya iade edildiği savunulan ürünlerin 81.003,49-TL lik kısmının davacıya iadesinin ispatlanamadığı, dolayısıyla bozmadan önce kabul edilen alacak kısmı da dikkate alınarak takip tarihi itibariyle toplam davacı asıl alacağının 405.392,65-TL, hesaplanan faizin 17.159,77-TL olduğu, alacağın likit olduğu davacının takibi başlatmakta kötü niyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, kabul edilen miktar yönünden takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozmanın gerekleri yerine getirilmemiştir. Uyuşmazlık konusu olan iade faturalarında 2010 ve 2011 yıllarına ait faturalar ve sevk irsaliyeleri de bulunmaktadır. Mahkemece 2008 ve 2009 yıllarına ait SGK kaydı getirilmiş ve bu yıllara ilişkin zabıta araştırması yapılmış olmasına rağmen 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin fatura ve sevk irsaliyelerinde imzası bulunan kişilerin davacı çalışanı olup olmadığı yönünde SGK’ya yazı yazılmadığı gibi, bu konuda başkaca da herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bu nedenle mahkemece 2010 ve 2011 yıllarına ait fatura ve sevk irsaliyeleri ile ilgili olarak yukarıda belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.