Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15379 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4341 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ( Tic. Mah. Sıf. ) Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı şirket yetkilisi, davalı şirket tarafından borçlu aleyhine icra takibine geçildiğini, şirketine 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, bahsi geçen haciz ihbarnamelerinin taraflarınca tebliğ alınmadığını, 3. haciz ihbarnamesinin gönderilmediğini, buna rağmen ihbarnameye itiraz edilerek iş bu davanın açıldığını, şirketleri ile borçlu şirket arasında geçmiş yıllarda ticari ilişki bulunduğunu, ancak taraflar arasında alacak-borç ilişkisinin devam etmediğini, şirketlerinin takip borçlularına bir borcu bulunmadığını ileri sürerek, haciz ihbarnameleri nedeniyle dava dışı borçlu şirkete borçları bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içinde açılmamış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, İİK'nun 89/3 maddesi hükmü uyarınca haciz ihbarnamesinin davacıya tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde menfi tespit davasının açılmadığı gerekçesiyle davan??n reddine ve davalı yararına %20 oranında tazminata karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK’nun 89. maddesi hükmünde düzenlenen menfi tespit talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve ayrıca davalı yararına %20 oranında tazminata hükmolunmuştur. Bahsi geçen tazminata dair İİK’nun 89/3 maddesinde aynen; “Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse mahkemece, dava konusu şeyin %20'sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir” denilmektedir.Kanun koyucu maddeyi kaleme alırken “davanın retle sonuçlanması” tabiri yerine, “davanın kaybedilmiş” olmasından söz ederek her türlü ret halinin bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekliliğine işaret etmiştir. Somut olayda dava, hak düşürücü süreye riayet edilmemesi nedeniyle reddedilmiştir. Hükme dayanak teşkil eden bu tespit aynı zamanda dava şartı yokluğuna tekabül etmektedir. Dolayısıyla taraf iddia ve savunmaları tartışılmak suretiyle esasa dair bir değerlendirme yapılmaksızın, dava şartı yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi halinde tazminata hükmedilmemesi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.