Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15364 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8858 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av.....'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, davalının müvekkiline tehdit ve cebir yolu ile senet imzalatıp, icra takibine giriştiğini, müvekkilinin suç duyurusu sonucu davalının bedelsiz senedi kullanma suçundan ceza aldığını, davalının bedelsiz senetle işlem yaptığının ceza mahkemesinin kararıyla sabit olduğunu, icra takibi nedeniyle müvekkilinin maaşına haciz konulup, kesinti yapıldığını iddia ederek, müvekkilinin davalıya takibe konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile müvekkilinin maaşından yapılan toplam 9.761 TL'lik kesintinin kesinti tarihleri itibariyle faizi ile iadesine ve davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı iddiasının asılsız olup davacıya verilen borç para karşılığı senedin düzenlendiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, ceza mahkemesince hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verildiğinden kararın temyiz edilemediğini, kesinleşmeyen kararın hükme dayanak yapılamayacağını savunarak, davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının davalıya 08.02.2010 tarihinde 142.000,00 TL bedelle taşınmaz sattığı ve bedelini peşin aldığı, satışa konu taşınmaz üzerinde satış tarihinde bazı imar sorunları bulunduğunun her iki tarafın bilgisi dahilinde olduğu, bu sorunların çözümü amacıyla dava konusu senedin teminat amaçlı davacı tarafından davalıya verildiği kanaatine varıldığı, senedin tanzim tarihinin tapudaki satış tarihi ile aynı tarih olup, satış bedeli ile senet bedelinin aynı miktar olduğu, dolayısıyla davacının aynı gün taşınmazını davalıya peşin olarak satıp, bedelini aldıktan sonra satış bedeli ile aynı miktarda borç para almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının, senedin tanzim tarihinin geriye dönük yazıldığı iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, senedin davacı tarafından davalıya satılan taşınmazdaki imar sorunlarının çözümü için teminat olarak verildiği, gerçek bir alacağı içermediği, bu nedenle davacının davalıya borcunun bulunmadığı, senedin lehtarı konumundaki davalının senedin teminat amaçlı ve bedelsiz olduğunu bilebilecek durumda olmasına rağmen senedi takibe koyarak tahsil yoluna gitmekle kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.6100 sayılı HMK'da yazılı yargılama usulü 5 aşamadan oluşmuştur. Bunlar dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamalarıdır. Bu aşamalar kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Zira, yazılı yargılama usulüne ilişkin aşamalardan herhangi birine uyulmaması HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurur.Somut olayda, cevaba cevap dilekçesinin tebliğ edilmediği ve ön inceleme yapılmadığı görülmüştür. Bu hal yukarıda belirtilen usul kurallarına aykırılık oluşturduğundan hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 01/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.