MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı her iki davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen dava davalısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi gereğince müvekkilinin davalıya 50.000,00 TL bedelli teminat mektubu ile boş çekin alınacak mala karşılık verildiğini herhangi bir mal alışverişi olmadığı halde davalının bu çeki müvekkilinin bilgisi dışında 52.000,00 TL bedelli olarak doldurup tahsile koyduğunu ve bedelinin ödenmesini talep ettiğini belirterek, müvekkilinin 52.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davacı vekili, davalının, taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi gereğince almış olduğu 50.000,00 TL bedelli teminat mektubunu nakde çevirmek için başvuruda bulunduğunu, davalının haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, müvekkilinin 50.000,00 TL bedelli teminat mektubu nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, öncelikle derdestlik itirazında bulunduklarını, zira davacının asıl davada teminat mektubu ile ilgili tedbir talebinin reddedildiğini, birleşen davanın da aynı talebe dayalı olduğunu, asıl davaya konu çekin müvekkiline 20/12/2011 tarihinde teslim edildiğini ancak, 08/02/2012 tarihli mal alımı sonrası üzeri doldurularak davacı tarafça ciro edildiğini, bizzat davacı tarafından ciro edilen çekin davacının bilgisi dışında doldurulduğu iddiasının izahtan vareste olduğunu, davacının sözleşme uyarınca aldığı malları karşılığı vermiş olduğu çek bedelinin ihtarname keşidesine rağmen ödenmemesi üzerine çekin takibe konulduğunu, ayrıca davacının mal alım taahhüdüne uymaması ve mal bedelini ödememesi nedeniyle protokol gereğince müvekkilinin dava konusu teminat mektubunun ve senedin karşılığını talep etme hakkının doğduğunu, müvekkilinin otomasyon bedeli, davacıya verilen kredi tutarı, mal alım bedeli ve cari hesaptan doğan alacağı olmak üzere toplam 255.992,29 TL alacaklı olduğunu, ayrıca cezai şart alacağının da bulunduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre; davalının derdestlik itirazının yerinde olmadığı, her iki davanın konularının farklı olduğu, davalı tarafın taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacıdan alacaklı olduğunu kanıtlayacak belge sunmadığı, cezai şart ile ilgili herhangi bir mahkeme kararının mevcut olmadığı, davalı tarafın müteakip yıllar boyunca motorin alışverişine itiraz etmediği, bu sebeple bu hususu kabul etmiş sayılması gerekeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen dava davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Tarafların kabulünde olan 20/11/2012 tarihli belge ile boş bir çek yaprağının davacının cirosu ile davalıya verildiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı savunmasında, 08/02/2012 tarihinde teslim edilen mal bedeli olarak çekin doldurulduğunu, davacının da ciro ederek imzaladığını, teslim belgelerinin ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2012/208 esas sayılı dosyasında olduğunu, sözleşmenin eksik mal alımı ve ödemede gecikme nedeniyle feshedildiğini, otomasyon bedeli, davacıya verilen kredi tutarı, mal alım bedeli ve cari hesaptan doğan alacakları yanında cezai şart alacakları olduğunu, bu nedenle teminat mektubunu nakde çevirme haklarının da doğduğunu savunmuştur. Bu durumda mahkemece, davalının mal teslimine ilişkin belgeleri getirtilip, davalının mal satışı nedeniyle davacıdan alacaklı olup olmadığının ayrıca cari hesapta alacaklı olduğu beyan edildiğinden teminat maktubunun teminat vasfının devam edip etmediği konusunda uzman bir bilirkişiye taraflar arasındaki sözleşme ve protokol hükümleri ile ticari defter kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de 30/04/2012 tarihli tensip tutanağının 17 nolu bendinde belirtilen İİK'nun 72.maddesi uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararının teminat alınmadan verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davaya ilişkin hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.