Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15263 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2045 - Esas Yıl 2015





EMAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 23/06/2014NUMARASI : 2013/433-2014/211Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davanın davalısı S.. D.. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı T.. G.. vekili, asıl davada keşidecisi F.. A.. olan müvekkili adına düzenlenen 29.02.2013 tarihli 20.000 TL.bedelli çekin müvekkili elinde iken çalındığını, müvekkilince İstanbul 50.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/223 Esas sayılı dosyasında çek iptali davası açıldığını çeki davalı S.. D..’nin haksız olarak icra takibine konu yaptığını, çekin arkasında cirosu bulunan Sedat Yaz, Medeni Sevinç, Fesih Polat ve S.. D..’yi hiç tanımadığını ileri sürerek müvekkilinin işyerinde çalınan dava konusu 29.02.2013 tarihli 20.000 TL.değerli F.. A.. tarafından T.. G.. emrine keşide edilen çekin taraflarına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davanın davalısı olan S.. D.. vekili, müvekkilinin çeke ciro yolu ile hamil olan iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.Asli müdahale talebinde bulunan F.. A.. vekili 06.01.2014 tarihli dilekçesinde, T.. G.. lehine keşide edilen çek için çek iptali davası açıldığından dolayı 20.000 TL.çek bedelinin T.. G..’ye ödendiğini, müvekkili aleyhine de Bakırköy 9.İcra Müdürlüğü’nün 2013/11669 Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiği için müvekkilinin tekrar ödeme yapmak zorunda kalacağını ve büyük zarara uğrayacağını ileri sürerek müdahale talebinin kabulüne, icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, asıl dava ile birleşen, davacı F.. A.. vekilinin davalılar T.. G.., S.. D.. aleyhine açtığı davada (18.04.2014 tarihli) ise, çek bedelinin T.. G..’ye ödendiğini, davalı S.. D.. tarafından girişilen icra takibinin haksız olduğunu ileri sürerek müvekkilinin 29.02.2013 tarih 20.000.00 TL.bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, çek aslının müvekkiline iadesine, % 20 tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, birleşen davanın davacısı olan çekin keşidecisi F.. A..’ın dava konusu çeki yapılan ticaret kapsamında lehtar T.. G..'ye verdiği, çek bedelinin lehdara ödendiği, hal böyle olunca lehtara dava açmakta hukuki yararın bulunmadığı, çek lehtarın rızası dışında elinden çıktığı ve imzası taklit edilerek tedavüle sokulduğu, asıl ve birleşen davanın davalısı S.. D..’nin sahibinin rızası dışında elden çıkan çekten dolayı hak sahibi olamayacağı gerekçeleri ile asıl dava yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine, birleşen dava bakımından ise; davalı T.. G.. yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, davalı S.. D.. yönünden davanın kabulüne, E.... T....B....Şubesi ait 29.02.2013 keşide tarihli 20.000 TL.lik çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı S.. D.. vekilince temyiz edilmiştir.Asıl ve birleşen davada davalı durumundaki S.. D.. vekilinin temyizi, birleşen davadaki davanın bu davalı yönünden kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu yönüne ilişkindir.Bu dosya ile birleştirilmiş olan Bakırköy 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/132 esas sayılı dava dosyasında dava konusu çekin keşidecisi olan F.. A.. vekili tarafından o davanın davalıları çek lehtarı T.. G.. ve çekin ciro yolu ile hamili S.. D.. aleyhine bu çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti talep edilmiş ve davanın dayanağı olarak lehtar yönünden ödeme iddiasına, hamil yönünden ise, çek arkasındaki lehtar imzasının sahte olduğu iddiasına dayanılmıştır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.nın 818/1-c maddesi yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken aynı Kanunun 677.maddesine göre, “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”.Doktrinde imzaların istiklali (imzaların bağımsızlığı) olarak tanımlanan bu ilke karşısında imzasını inkar etmeyen keşideci, lehtarın imzasının sahte olduğu iddiasına dayanarak sorumluluktan kurtulamaz. Lehtara karşı ödeme yapılmış olması keşideci ile lehtar arasındaki kişisel ilişki niteliğinde olup, bu nitelikteki şahsi def’ilerin ciro yolu ile çeke hamil olan kişiye karşı ileri sürülebilmesi ise 6102 sayılı TTK.nın 818/1-e maddesi yollaması ile aynı Kanunun 687/1.maddesi uyarınca hamilin senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun kanıtlanması koşuluna bağlıdır. Mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda birleşen davanın davalı S.. D.. yönünden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle birleşen davanın davalısı S.. D.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün adı geçen davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.