Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15106 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10396 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 24/10/2013NUMARASI : 2011/471-2013/188Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketin bayisi olduğunu, müvekkilinin işlerinin bozulduğunu, davalı şirketin 04.03.2010 tarihli ihtarname ile bayilik sözleşmesini feshettiğini, ancak işbu fesihten kısa bir süre önce müvekkili şirketin mal bedeli olarak keşide ederek davalıya verdiği üç adet çekin vade farkı eklenmek suretiyle yenilendiğini, bu üç adet çekten dolayı yeni bir alışverişin olmadığını ve çeklerin yenilenmesi nedeniyle eski çekler bedelsiz kalmış olmasına rağmen eski çeklerin müvekkiline iade edilmediğini, buna dair yazışmalar ve vade farkı faturası olduğunu, davalı tarafından 414.199,72-TL için İzmir 11. İcra Müdürlüğü'nün 2010/4422 sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, 50.000-TL bedelli teminat mektubunun paraya çevrilerek davalı tarafından tahsil edilmesine rağmen bu bedelin icra dosya borcundan düşülmediğini, bedelsiz kalan çeklerin de bir arada takip konusu yapıldığını, ilk başta verilen 69.882,50-TL bedelli ve 42.169,88-TL bedelli çeklerin tamamen bedelsiz olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin sözkonusu icra dosyası nedeniyle toplamda 162.052,38-TL borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, zira davacının sözleşmeye aykırı olarak, taahhüt ettiği meblağları ödemediğini, müvekkili ile davacı arasındaki sözleşme feshedilmeden önce 414.199,72-TL üzerinden ihtiyati haciz kararı alınıp uygulanmış olduğunu ve bu rakam üzerinden kesin takibe de geçildiğini, davacının borcunun esasen takibe konulan rakamın da üzerinde olduğunu, alacak miktarına yaklaşık miktarda çekleri takibe koyduklarını, takibe konu edilmeyen alacak tutarı da olduğunu, fakat davacının ödeme yapmadığı gibi bu tür davalar açmak sureti ile müvekkilin alacağını tahsil etmesini engellemeye çalıştığını, alınan teminat mektubunun nakte çevrildiğini, davacının kendisine mal teslim edilmediğini ve benzeri sebeplerle borçlu olmadığını ispatlaması gerektiğini, aradaki ilişkinin sabit olduğunu, delil sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiğini, taraftarlar arasında bir borç yenileme durumunun sözkonusu olmadığını, çekte sebepten mücerretlik kuralı gereğince davanı reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalıya ait ticari defter, kayıt ve belgeler üzerinde talimat mahkemesince mali müşavir bilirkişiye yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen 10/09/2012 tarihli kök rapor ve 07/11/2012 tarihli ek raporun karar vermeye yeterli görüldüğü gerekçesiyle, davanın reddine, davalının tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1-Davalı vekilinin, katılma yolu ile temyiz dilekçesi temyiz defterine kaydedilmediği gibi, temyiz harçları da yatırılmadığından temyiz isteminin reddi gerekmiştir.2-Davacı, önceki çeklere karşılık yeni çekler verildiğini, başka bir anlatımla borcun yenilendiğini iddia etmiş ve bu iddiasının kanıtı olarak davalı şirket antentli faks mesajına ilişkin belge örneklerini dosyaya sunmuştur. Belirtilen faks mesajları altında isim ve imzalar bulunduğu görülmektedir. Bu durumda mahkemece anılan belgeler üzerinde durulup, davacının borcun yenilenmesi iddiası yönünden ve ayrıca davacının teminat mektubunun takipten önce paraya çevrildiği ve bu şekildeki ödemelerin borçtan düşülmediği yönündeki iddiası üzerinde durulup tartışılarak, gerektiğinde yeni bir bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hepbirlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) nolu bentte belirtilen nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine,14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.