MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili banka ile davadışı ... arasında ... genel kredi ve teminat sözleşmesinde davalının da kefil olarak yer aldığını, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için müvekkilince aleyhine girişilen takibe davalının itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dosyaya sunulan yazılı beyanlarında dava tarihinden önce icra dosyasına 18.660TL ve 6.428 TL tutarlı ödemeler yapıldığı halde gözetilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacı yanca alacak iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazın kısmen iptaliyle 27.908,88 TL'si nakit ve 6.765,00 TL'si gayri nakit depo talebine konu tutar ile birlikte toplam 34.673,88 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %94,5 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya dair istemlerin reddine, asıl alacağın %20'si oranındaki 5.005,71 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Davaya dayanak oluşturan icra takip dosyasından anlaşıldığı üzere icra takibinden sonra ancak davadan önce icra dosyası borcuna mahsuben 18.660,00 TL ve 6.428,00 TL ödemeler yapıldığı görülmektedir. Davacının dava öncesi tahsil ettiği bu meblağı dava konusu yapmakta hukuki yararının bulunmadığı da dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli olmadığı gibi davacı bankaca davalı kefile gönderilen ihtarnamenin bila ikmal döndüğü bu nedenle takip öncesi temerrüdün gerçekleşmediği ve kredi sözleşmesinin 52. maddesi hükmünün asıl borçlu yönünden bağlayıcı olduğu kefilin temerrüdüne yol açmayacağı hususunun gözetilmeksizin kabul şekliyle de davalının işlemiş temerrüt faizinden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.Öte yandan davacının takibe konu gayri nakit alacak istemi yönünden, genel kredi sözleşmesinin 13. maddesinde davalı kefilin sorumlu tutulacağına dair bir hükümde bulunmadığı halde davalının gayrinakit alacak bakımından sorumlu tutulması yerinde olmadığı gibi 6098 sayılı TBK'nın 121/3. maddesine aykırı olarak temerrüt faizine faiz işletilecek biçimde hüküm tesisi de isabetsiz olmuştur.Bu durum karşısında davalının takibe itirazları ve bilirkişi raporuna itirazları gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle konusunda uzman bir bilirkişiden yeniden rapor aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bilirkişi raporuna uyulmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.