Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14887 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17529 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı.... arasında imzalanan 04.05.2011 tarihli genel kredi sözleşmesini davalının müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu kredi sözleşmesi bağlamında dava dışı kredi borçlusu şirket tarafından alınan kredi borçlarının ödenmediğini, bu sebeple davalı hakkında icra takibine girişildiğini, ancak davalının takibe ve borca itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı bankanın dava dışı şirkete 04.05.2011 tarihli sözleşme ile kredi kullandırdığı, ayrıca ortak sıfatıyla davalıya ticari kredi kartı verdiği, davalının bu sözleşmeye kefil olduğu, bu sebeple dava dışı şirketin kredi sözleşmesi bağlamında ödenmeyen borçlarından sorumlu olduğu, takip tarihi itibariyle davacı alacağının alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile hesap edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile .... İcra Müdürlüğü’nün 2014/394 esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin 3.344,88 TL asıl alacak, 1.070,33 TL işlemiş faiz, 53,52 TL ... olmak üzere 4.468,73 TL nakit alacak ile 1.000,00 TL gayri nakti alacak (depo talep edilen) olmak üzere 5.468,73 TL üzerinden devamına, asıl ve gayri nakit alacak toplamı olan 4.344,88 TL’nin % 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı lehine istenen tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. (1) 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2015 yılı için 2.080,00 TL’dir. Münhasıran davacı vekili tarafından temyize konu edilen miktarın 765,18 TL olması nedeniyle 26.05.2015 tarihli karar davacı açısından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir. (2) Davalı vekilinin temyizine gelince, dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. (3) Taraflar arasındaki sözleşmede çek karnesi ile ilgili depo talebi yönünden kefil hakkında açık bir sorumluluk hükmüne rastlanılmadığından mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca davacı vekilinin temyiz talebinin reddine, (2) nolu bend uyarınca davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.