Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14045 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6130 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ...'nün geldiği, karşı taraftan kimsenin gelmediği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R-Davacı asil, ... İcra Müdürlüğü'nün 2009/15453 E. sayılı dosyası ile davalı tarafından aleyhine yapılan takibe konu keşideci imzası kendisine ait olan bononun yazı ve rakamla yazılan miktar hanesinin 2.000 USD'yken sonradan tahrifat yapılarak 52.000 USD olarak değiştirildiğini, takibe dayanak bononun 2007 yılı kalorifer yakma döneminde dava dışı ... isimli kiracısına kömür bedeli olarak 2.000 ve 1.200 USD şeklinde verdiği bonolardan 2.000 USD miktarlı bono olduğunu, bononun vadesi geldiğinde borcunu ödediğini bono aslının kendisine verilmeyip renkli fotokopinin çektirilip kendisine aslı gibi iade edildiğini, bu belgeyi de bono ödendiği için yırttığını, ayrıca tahrifat iddiası ile ilgili C.Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının tahrifat iddiasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu bildirerek, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre, takibe dayanak bono üzerindeki elli sözcüğünün ve 5 rakamının diğer yazı ve rakamların önüne ilave edildiğine dair bir delil bulunmadığı, davacının kendisine renkli fotokopi şeklinde senet verildiği iddiasını da ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 28/03/2013 tarih ve 2013/446 - 2013/5439 E.-K. sayılı ilamı ile "Dava sahtecilik iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/97 E. 2012/244 K. sayılı dosyasında davalı sanık ... ve sanık ... yargılanmış, mahkemece davalı sanık ...'nin atılı suçtan beraatine, diğer sanık ...'ın ise dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından mahkumiyetine karar verilmiştir. Sözü edilen ceza davası sonucunda verilecek kararın hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olabileceği düşünülerek ceza davasındaki kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken, beklenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama, sonucunda toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sanık ... ile dava dışı sanık ... hakkında dolandırıcılık ve evrakta sahtecilik suçundan açılan kamu davasının sonunda davalı sanık ...'nin üzerine atılı suçlardan beraatine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği gerek ceza davası içeriği ve gerekse bu dava kapsamından davalının kötü niyetinin ispat edilemediği, 6102 sayılı TTK'nın 778/A, 687 maddeleri uyarınca şahsi defilerin bono hamiline karşı ileri sürülemeyeceği, hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile bono borçlusunun zararına kötü niyetli hareketi halinde şahsi defilerin kötü niyetli hamile karşı ileri sürülebileceği, sözleşmeye davalının taraf olmaması, davalı ...'nin 3. kişi iyiniyetli hamil olması nazara alındığında bedelsizlik iddiasının şahsi defi olarak davalıya karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında özetle, ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/97-2012/244 E.-K. sayılı dava dosyası sonucunda verilen ve sanıklardan ... hakkında kesinleşmemiş bulunan ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde sözü edilen ceza mahkemesi kararının sanık ... bakımından kesinleşmesi beklenilmeden yeniden hüküm oluşturulması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 28/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.