MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin referansı ile dava dışı ... Gıda ve Pazarlama A.Ş.'ne yine dava dışı ...'ın işe başladığını, işe başlayan herkesten teminat senedi alındığı belirtilerek müvekkilinin kefil olarak imzaladığı boş ve tarihsiz senedin alındığını, ancak ...'ın işten ayrılmasından sonra senedin davalı tarafından doldurularak icra takibine konulduğunu, davacının davalıya borcu bulunmadığını, davalının yetkili ve meşru hamil olmadığını iddia ederek, davacının borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacının iddialarını yazılı bir delille ispat etmesi gerektiğini, davacının senedin teminat olarak verildiği iddias??nın dayanağının bulunmadığını, senedin alacaklısının müvekkili olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre ispat yükünün davacı ile hukuki ilişkinin hiç doğmadığını iddia eden davalıda olduğu, ancak davalı alacaklının senedin mücerretliği ilkesinden gayrı hiçbir delil sunmadığı, kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi bir yana davalının tacir olmadığı ve davacıya elden para verdiği savunması karşısında iddia ile birlikte değerlendirildiğinde senedin işe girerken dava dışı şirkete teminat olarak verildiği ve kayıtsız şartsız borç ikrarın haiz olmadığı, bono vasfını kaybettiği, bononun gerçek bir borç temsil etmediği ve davalı yanın bu senede dayalı olarak alacaklı olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, dava konusu bonoda aval veren olup, davalı ise lehdar konumundadır. 6102 sayılı TTK'nun 702/2 maddesi uyarınca; “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.”Mahkemece uyuşmazlığın belirtilen yasa hükmü çerçevesinde değerlendirilip, çözümlenmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 27/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.