Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13990 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6205 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf. )Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı vek. Av.... ile davalı vek. Av. ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi taahhütnamesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalıya karşı keşide edilen kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine başlatılan ilamsız icra takibinde davalının kefil olarak adına atılı imzaya itirazının iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu kredi sözleşmesinin meblağ sayfasındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek, davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece Tüketici mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılamada toplanan delillere göre; dava konusu 25/09/2002 tarihli genel kredi taahhütnamesinin 27. sayfasında davalının isim ve imzası mevcut olup, söz konusu kredi tutarının yazılı olduğu sayfadaki ve o sayfanın karşısındaki imzaların davalıya ait olmadığı polis kriminal raporundan ve ceza davasında alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğu, kredi meblağının belirtildiği 1. sayfadaki imzanın davalı kefile ait olmadığı gibi davalının imzasının bulunduğu ancak kredi tutarının belirtilmediği kredi sözleşmesinin son sayfasındaki imza davalıya ait olmakla birlikte kefil olunan meblağ belirtilmediğinden ve kredi tutarının yazılı olduğu sayfaya atıfta da bulunulmadığından kefaletin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine, asıl alacağın %40 ı olan 60.000 TL kötü niyet tazminatının davacı ...A.Ş ve temlik alan davacı ... Yönetim A.Ş den müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davacı temlik alan vekili ile temlik eden ... T.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2014/9233 E., 2015/6346 K. sayılı ve 29.04.2015 tarihli bozma ilamında ''Davaya Tüketici Mahkemesinde bakılabilmesi için davanın taraflarından birinin tüketici olması ve uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından doğması gerekmektedir. Somut olayda uyuşmazlık davalı ile davacı banka arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi'nden kaynaklanmakta olduğuna göre 6762 sayılı TTK’nun4/1-6.maddesinde düzenlenen bankacılık işlemlerinden olup mutlak ticari davalardandır. Bu durumda dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan aynı Yasa'nın 5/1. maddesi hükmü uyarınca ticari davaların uyuşmazlığın görüldüğü yerde ayrı bir Ticaret Mahkemesi bulunmaması halinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Tüketici Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Bu durumda mutlak ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlığa Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi mümkün değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. O halde mahkemece ticari dava niteliğindeki davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.'' denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre, takibe dayanak kredi sözleşmesinde kredi tutarının belirlendiği 1. sayfada atılı imzanın davalıya ait olmadığı, davalı kefilin imzasının bulunduğu sayfada kefalet miktarının belirtilmediği ve kredi tutarına da atıfta bulunulmadığı, geçerli bir kefaletin olmadığı, davalı kefilin sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle temlik eden ... A.Ş. açısından davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacı temlik alan ... Varlık A.Ş. açısından davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olup hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temlik alan davacı ..... vekilinin ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-... T.A.Ş. alacağı ... Varlık A.Ş. 'ye temlik etmiş olduğundan temlik eden ... T.A.Ş.'nin vekalet ile sorumlu tutulmaması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değil ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ... Varlık A.Ş. ile davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte acıklanan nedenlerle temlik eden ... T.A.Ş.'nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6. bendindeki "davacı ve temlik eden ... T.A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen" bölümünün çıkarılarak yerine "davacı temlik alan ... Varlık A.Ş.'den" yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir olunan 1.350,00 TL vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak bir diğerine verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 26/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.