MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı ... Kurumsal Hiz. Bilgisayar Tem. Taş. Gıda İnş. İma. San. Tic. Ltd. Şti. arasındaki kredi sözleşmesinin davalı tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek asıl borçlu aleyhine ve tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla davalı ve diğer kefiller aleyhine icra takibine girişildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesindeki şartları taşımayan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının öncelikle asıl borçluya başvurmadan müvekkili kefile yönelmesinin hukuken kabul edilebilir bir yanı bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı ... Kurumsal Hiz. Bilgisayar Tem. Taş. Gıda İnş. İma. San. Tic. Ltd. Şti. arasında 26/12/2012 tarihinde genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, kullandırılan kredinin ticari kredi niteliğinde olduğu, davalının sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve toplamda 261.601,02 TL borcunun bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin icra dosyasındaki takip talebi gibi 171.220,72 TL üzerinden devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu olarak iki ayrı sözleşmeye dayanılmıştır. 25.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalı kefilin imzası bulunmadığından bu sözleşme kapsamında kullandırılan banka kredisinden dolayı davalının kefil olarak sorumluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Öte yandan davalının müteselsil kefil olarak imzaladığı 26.12.2016 tarihli kredi genel sözleşmesinde kefalet tarihi olarak 24.12.2012 tarihi kefilin el yazısı ile yazılmıştır. Görüldüğü gibi kefalet tarihi itibariyle ortada henüz bir kredi genel sözleşmesi mevcut değildir. Kefalet, ferilik niteliği itibariyle geçerli bir asıl borca ihtiyaç duyar. Henüz ortada asıl borcun dayanağını oluşturan genel kredi sözleşmesi bulunmadıkça kefalettende söz edilemez. Somut olayda kefalet tarihi ile birlikte düzenlenmiş bir sözleşme de bulunmamaktadır. Kefilin sorumluluğundan söz edilebilmesi için kefalet tarihinde mevcut olan ve kefil tarafından teminat altına alınan bir sözleşme olması ve öyle bir sözleşmeye istinaden kredi kullandırılması gerekir. Olayımızda dayanılan kredi sözleşmesi kefaletten sonraki bir tarihte düzenlenmiş olup sözleşme tarihi itibariyle verilmiş bir kefalete de rastlanılmamıştır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00. TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 25/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.