MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi vek. Av. ...Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararı üzerine yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av.... ile davalılar vek. Av....'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin murisi olan ... oğlu ...'in muvazaalı şekilde bono düzenleyerek murisin oğlu ...'in boşanmış eşi ...'yı alacaklı gösterdiğini, muris ...oğlu ... hakkında icra takibi yapıldığını, murisin ölümünden 2 gün önce takip alacağının ...'nın kardeşi ...'a temlik edildiğini belirterek, tasarrufun iptali ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili davanın reddini istemiştir.Mahkemece, dava konusu 15.03.2002 tanzim tarihli ve 100.000 USD bedelli bononun düzenlendiği tarih itibariyle davacı murisi hakkında verilmiş bir kısıtlama kararı bulunmadığı, aksine 16.07.2002 tarihli sağlık kurulu raporuna göre senet borçlusunun sağlam ve ne yaptığını bilen bir kişi olduğunun anlaşıldığı, bononun aksini kanıtlayan yazılı bir delil sunulmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dairemizin 11/03/2014 gün ve 2013/18920 - 2014/4660 E.-K. sayılı ilamı ile;"Dava icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Menfi tespit davasının konusunu oluşturan 15.03.2002 tanzim ve 15.06.2003 vadeli 100.000 USD bedelli bononun eklenerek birlikte gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine ilişkin Dairemizce verilen karar üzerine, senet aslının tüm aramalara rağmen bulunamadığı ve davalılarda da olmadığı belirtilerek dosya temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmiştir. İİK’nun 167’nci maddesine göre, “Alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflâsa tabi şahıslardan ise iflâs yolu ile takipte bulunabilir. - Alacaklı, takip talebinde 58 inci maddedeki hususlardan başka iflâsa tabi borçlusu aleyhine haciz ve iflâs yollarından hangisini istediğini bildirmeğe ve takip talebine kambiyo senedinin aslını ve borçlu adedi kadar tasdikli örneğini eklemeğe mecburdur.” Bu kanun hükümleri uyarınca takip alacaklısının kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapabilmesi için öncelikle bono aslının bulunması ve takip talebine eklemesi zorunludur. Bu yönler gözetilip bir karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, senet aslı dosya arasına getirtilip gerekli inceleme yapıldıktan sonra, dava konusu 15.03.2002 tanzim, 15.06.2003 vadeli ve 100.000,00 USD bedelli senedin düzenlendiği tarihte senet borçlusu olan muris (...oğlu ...) hakkında verilmiş herhangi bir kısıtlama kararının bulunmadığı gibi, o tarihlere yakın olan tarihlerde örneğin 16.07.2002 tarihli ... Devlet Hastanesinden verilen sağlık kurulu raporunda senet borçlusunun sağlam, ne yaptığını bilen bir kişi olduğunun belirtildiği, bu senedin hata, hile ya da tehdit sonucu muristen (senet borçlusundan) alındığına dair her hangi bir delil ibraz edilemediği, senedin aksini kanıtlayıcı mahiyette her hangi bir yazılı delil davacı vekilince ibraz edilmediği, İ.İ.K.'nun 53. maddesine göre de takibin kesinleşmesinden önceki safhaya ilişkin mirasçıların takip hukukuna yönelik itirazlarda bulunmayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava konusu senedin müvekkilinin murisi olan... oğlu ... tarafından muvazaalı olarak düzenlenip oğlu ...'in boşanmış eşi ....'ya verildiğini de iddia etmiştir. Mahkemece davacının muvazaa iddiası yönünden herhangi bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı gibi kararda bu konuda bir gerekçeye de yer verilmemiştir. Bu nedenle hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 25/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.