Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13858 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17025 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı şirket yetkili temsilcisi ... ile vekili Av. ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan temsilcinin ve avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili; taraflar arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin davalıya 83.000 TL ve 75.000 DEM ödediğini, davalının sözleşmeyi feshederek taşınmazı 3. kişiye sattığını, ödenen bedelin iade edilmediğini, sermayesinin bir bölümü ile davalıya ödeme yaptığından müvekkilinin kâr kaybına uğradığını belirterek ödenen 162.289,86 TL.'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL. kar kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında, 09.12.2013 tarihli dilekçesi ile ödenen 162.289,86 TL. bedeli 215.901,53TL. olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; taraflar arasında harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, davalının davacının sözleşme hükümlerine uygun olarak dönemsel ödemeleri yapmaması nedeniyle sözleşmeyi feshettiği, bu nedenle tarafların verdiklerini geri isteme haklarının bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile denkleştirici adalet ilkesi de gözetilerek davacının davalıya ödediği paranın 215.901,53 TL olarak hesaplandığı, fesihte davalı kusurlu olmadığından davacının munzam zarar ve kar kaybı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın ıslah edilen miktar yönünden kabulüne, 215.901,53TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Mahkemece, davacının ödediği bedelin iadesi gerektiği, kar kaybı talebinin ise yerinde olmadığı şeklinde gerekçe oluşturulmuş ise de, hüküm fıkrasında, davacının ödediği bedelle ilgili olarak, ödenen bedele semere uygulanarak belirlenen miktar yönünden davanın ıslah edilmiş haliyle kabulü ile 215.901,53 TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu durumda, hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HUMK’un 381. ve 388 (HMK’nın 294 ve 297) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği gibi, davacının kar kaybı talebiyle ilgili olumlu – olumsuz bir karar verilmemesi ve ıslah edilen miktar ile ilgili olarak ıslah tarihi gözetilmeden hüküm altına alınan tüm bedele dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.100,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.