Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13711 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3265 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 11/12/2014NUMARASI : 2012/356-2014/439Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı, daha önce ortağı olduğu dava dışı.......Şti. ile davalı banka arasında akdedilen kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını, ancak şirket ortaklığından 23/08/2011 tarihinde ayrıldığını, hem bu durumu hem de kefaletten rücu ettiğini davalı bankaya bildirdiğini, ancak bankanın rücu talebini kabul etmediğini, bu arada davalı bankanın asıl borçlunun kredi limitlerini yükseltmeye devam ettiğini ve müvekkiline bilgi vermediğini, ayrıca müvekkilinin durumunu ağırlaştırıcı işlemler yaptığını, davalının üzerine düşen sorumluluk ve görevleri ihmalden kaynaklanan borçları kendisinden talep etmekte haklı olmadığını belirterek, müvekkiline gönderilen 31639, 31752, 31640 ve 31658 yevmiye nolu ihtarnamelere konu toplam 210.759,71 TL borçtan dolayı davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının imzalamış olduğu sözleşme ile kefaletten feragat hakkından vazeçtiğini, asıl borçlu firmanın müvekkiliyle imzalamış olduğu iki adet Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi kapsamında müvekkilinden kredi kullandığını, imzalanan sözleşmeler çerçevesinde davacının 912.000,00 TL kredi için kefil olduğunu, müvekkilinin asıl borçlu firmadan toplam 230.422,57 TL alacaklı olduğunu, dava dışı firmaya kullandırılan kredilerin hepsinin davacının firma yetkilisi olduğu dönemde kullandırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre; davacının kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davacının şirketteki hissesini devrederek şirketle organik bağını sona erdirmiş olmasının şahsi kefaletinin hüküm ve sonuçları yönünden öneminin bulunmadığı, kefalet limiti dahilinde davacının kefaletinin devam ettiği, dava tarihi itibariyle davalı bankaya borçlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacının, menfi tespit davasına konu olan 26/02/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, ancak dava dışı asıl borçlu şirketle davalı banka arasında akdedilen ve davalının imzasını içermeyen 26.2.2008 tarihli sözleşmeden sonra düzenlenmiş olan başka genel kredi sözleşmelerinin de bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde davalının kefalet imzasının bulunduğu 26/02/2008 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, başka bir anlatımla dava konusu kredi alacağının, hangi sözleşmeden doğduğunun belirlenmesi önem taşımaktadır.O halde mahkemece, bilirkişi heyetine banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, belirtilen bu hususları değerlendirecek şekilde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor alınıp, davacı kefilin somut olay bakımından kefalet sorumluluğunun bulunup bulunmadığı saptanarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.