MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında bulunan ticari ilişki nedeniyle diğer davalının taşınmazları üzerinde müvekkili lehine ipotek tesis edildiğini, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ile davacının davalı şirketten 225.957,27 TL alacaklı olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, davacının davalı şirketten cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için ipoteklerin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar ise, davacının kesinleşen bir alacağının bulunmadığını, teminatın üst sınır ipoteği olarak tesis edildiğini bildirerek davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, alınan bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Şöyle ki; davacının ticari defterleri incelenmek suretiyle düzenlenen 17.07.2013 tarihli bilirkişi raporunun 3. sayfasının 1. paragrafında 2009 yılı yevmiye defteri kapanış yevmiye maddesinde davacının davalıdan 225.957,27 TL. alacaklı olduğu, bu alacağın 2010 yılına devrettiği belirtildikten sonra 2010 yılı yevmiye defterinin açılış maddesinde bu bedelin borç bakiyesi olarak kaydedildiği belirtildiği halde devamında tespit edilen miktardan farklı olacak şekilde davalının davacıya 255.957,27 TL. borcu bulunduğu belirtilmiş, sonuç kısmında da, yeniden tespit edilen ilk miktara dönülmek suretiyle davacının davalıdan 225.957,27 TL. alacaklı olduğu tespitine yer verilmiştir. Açıklanan raporda tespit edilen alacak miktarının ne şekilde tespit edildiği belirli olmadığı gibi, miktarların birbiri ile çelişecek şekilde raporda yer aldığı, belirlenen miktarın asıl alacak mı yoksa işlemiş faizi de kapsayacak şekilde toplam alacak miktarı mı olduğu hususları da anlaşılamamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan rapor içeriğindeki çelişkileri de giderecek ve davalı şirket vekilinin rapora itirazlarını da karşılayacak şekilde yeni bir bilirkişi raporu alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre yeniden bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.Öte yandan, dava konusu icra takip dayanağı olan ipotek limiti 10.07.2006 tarihinde 90.000 TL.ye çıkarılan 12.07.2000 tarihli ipotek ile, ipotek limiti 10.07.2006 tarihinde 90.000 TL.ye çıkarılan 23.10.2001 tarihli ipotek, üst sınır ipoteği olup, ipotek verenin ipotekler nedeniyle borçtan sorumluluğu, ipotek senetlerinde yer alan ipotek bedelleri ile sınırlıdır. Hal böyle olunca, mahkemece bu husus gözetilerek ipotek bedelleri ile sınırlı olacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, davanın kabulü, itirazın iptali ve takibin devamı şeklinde hüküm kurulmak suretiyle, takip talebindeki işleyecek faizin de uygulanmasına ve böylece ipotek bedellerinin aşılmasına yol açacak şekilde hüküm kurulmasında da isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.