MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak,temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 24/07/2004 tarihinde 10 yıllık sözleşme imzalandığını, anlaşmaya göre müvekkilinin davalı tarafından üretilen ürünlerin İran'daki tek satıcısı olarak pazarlama hakkını elde ettiğini, davalının 26/08/2010 tarihinde yapmış olduğu bildirim ile müvekkilinin sözleşmesini 15/07/2009 tarihi itibariyle feshettiğini, sözleşmenin 22. Maddesi uyarınca sözleşmenin feshi nedeniyle müvekkilinin 1,5 milyon USD tazminat ve uğranılan diğer zararlarını tahsil etme hakkı bulunduğunu ileri sürerek şimdilik 700.000 USD alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili, davacının HMK'nın 84. maddesi uyarınca dava şartı niteliğinde teminat yatırması gerektiğini, davacıya alacak talebinin, gerekçelerinin ve delillerinin açıklattırılması gerektiğini, davacının alacağının zamanaşımına uğradığı, müvekkili şirketin hisselerinin ... ve ... borsalarında işlem gördüğünü, müvekkili şirket tarafından üretilen ürünlerin barışcıl amaçlı olmayan silah yapımında da kullanılabildiği için ... tarafından ambargo uygulanan ülkelere doğrudan ve dolaylı olarak satışı Birleşmiş Milletler ve ABD kararları ile yasaklandığını, bu durumun müvekkili şirketin kontrolü dışında gelişmiş ve halen devam eden mücbir sebep durumu olduğunu, 2008 yılından buyana İran'a hiç satış yapılmadığını davacının bu konuda olumsuz bir beyanda bulunmadığını, kusursuz ifa imkansızlığı oluştuğunu, bu nedenle davacının oluşmuş bir zararının da bulunmadığını, sözleşmeye aykırı davrananın davacı olduğunu, sattığı ürünlerin bedellerini tahsil ettiği halde müvekkiline ödemediğini, bu nedenle derdest olan 6 tane dava bulunduğunu, müvekkilinin davacı ile olan sözlemesini feshetmediğini, davacının bu beyanının doğru olmadığını, davacının kötüyinetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının dava konusu sözleşmeyi ...Elektromekanik San. ve Tic. A.Ş ile imzaladığı, bu şirketin ... Şirketi ile birleşmesiyle ...Elektrik San A.Ş ünvanını aldığı, dolayısıyla ... Elektirik San. A.Ş.'nin devir yoluyla sözleşmenin tarafı olduğu ve Türkiye içinde TTK'nın hükümlerine göre faaliyet gösteren bir şirket olduğu, Amerika Birleşik Devletleri'nin kendi yasalarına göre ambargo uygulanmasının davalı şirketi bağlamayacağı, kaldı ki 15/07/2009 fesih tarihi itibariyle ... Şirketi'nin başka bir şirketle birleşmesinin de söz konusu olmadığı, birleşmenin daha sonra gerçekleştiği, davacının mal almayacağı ya da başka bir sebeple alım yapmayacağını beyan etmediği, davacının bir süre sipariş vermemesinin sözleşmenin iptal edildiği anlamına gelmeyeceği, davalının ürünlerinden birini İran'a satma teşebbüsünde bulunduğu ve bu teşebbüsün Türkiye Cumhuriyeti tarafından ambargo gerekçesi ile engellendiği hususunun da kanıtlanamadığı, bu nedenle yapılan feshin haksız fesih olduğu, davacının davalıdan talep edebileceği 1.500.000 USD cezai şarttan 700.000 USD talep ettiği, 700.000 USD tazminatın davalı şirketin sermayesi, karlılık durumu, ödeme gücü birlikte değerlendirildiğinde mali yönden mahvına sebep olmayacağı, bu nedenle cezai şarttan indirim yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Dosyaya sunulan 26/08/2010 tarihli faks mesajında daha sonra davacı şirket ile birleştiği anlaşılan ...Elektromekanik San. ve Tic. A.Ş. adına ...isimli kişi tarafından "ilgilisine" başlığı ile gönderilen yazıyla sözleşmenin feshedildiği davacı tarafından iddia edilmiş olsa da davalı vekili yargılama aşamalarında kendilerinin sözleşmeyi feshetmediğini sözü edilen faks mesajının müvekkili ile ilgisinin olmadığını savunmuş ve bilirkişi raporuna bu yönde açıkça itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, öncelikle davalı tarafça sözleşmenin feshedilip edilmediği hususunun, anılan belgenin davalı tarafça gönderilip gönderilmediği ve geçerli bir fesih bulunup bulunmadığı yönleri de araştırılıp, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 11/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.