MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalılar vek. Av. ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, davadışı .... ile davalı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan müvekkilinin, kredi borcunun ödenmeyip, hesabın kat edilmesi ve ihtarname gönderilmesi üzerine dava dışı banka ile görüşmeler yapıp, anlaşarak dosya borcunu 31.03.2010 tarihinde nakden ve def'aten ödeyerek kapattığını, 01.04.2010 tarihli temlik sözleşmesi ile tüm alacağı ve alacağın teminatını temlik alması sebebiyle asıl borçlu davalı şirket ve ipotek veren diğer davalı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, ancak davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini iddia ederek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacı şirketin kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olup, aslı borç ilişkisinin kefil sıfatı ile tarafı olduğundan temlik alacaklısı olamayacağını, yapılan alacağın temliki sözleşmesinin hukuken geçersiz olduğunu, alacağın temliki hükümlerinden istifade edemeyeceğini, alacağın temliki sözleşmesi ve hükümlerinin taraflar arasında uygulanamayacağını ancak kefalet hükümleri uyarınca asıl borçluya ve diğer kefillere bankanın halefi sıfatı ile rücu edebileceğini, kredi sözleşmesindeki kefil sayısına göre davacının, davalı ...'ye alacağın tamamı için müracaat edemeyeceğini, halefiyeti ile borcun teminatı olan ipoteğin kendiliğinden davacıya geçmeyeceğini, ipoteğin sadece banka lehine tesis edildiğini, yasal faiz oranından yüksek akdi faizinin kefiller arasında uygulanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile kredi borcunu ve tüm fer'ilerini ödediği, davadışı bankanın da bu borca ilişkin tüm haklarını davacıya temlik ettiği, davalı asıl borçlu şirketin kredi borcunun tamamından ve fer'ilerinden sorumlu olduğu, diğer davalı kefil kendi payına düşen oran üzerinden değil taşınmazlarını krediye teminat olarak ipotek ettirdiğinden borcun tamamından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince adli yardım talepli temyiz edilmiş, davalı şirket hakkındaki adli yardım talebinin reddi sonucunda temyiz harcının yatırılması hususunda HUMK'nun 434/3. maddesi uyarınca çıkarılan muhtıraya rağmen temyiz harcının yatırılmaması üzerine davalı şirketin temyiz isteminin reddine dair verilen karar anılan davalıya tebliğ edildiği halde süresinde temyiz edilmediğinden temyiz incelemesi davalı ...'nin temyizi yönünden yapılmıştır.1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2)Temlike konu alacak yönünden temlik tarihindeki ve takip tarihindeki alacak miktarı, banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit edilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi depo taleplerinin nakdi alacak kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün anılan davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılardan ... yararına takdir edilen 1.100.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan ...'ye ödenmesine, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.