MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, izolasyon ve yalıtım üretimi, satışı, pazarlaması ve izolasyon uygulaması ile iştigal edilen müvekkili firmanın, davalının üretip sattığı izolasyon malzemesini satın alıp, kullandığını, malzemenin gizli ayıplı olduğunu, şikayetler aldığını, durumu davalıya bildirdiğini ancak zararın giderilmediğini, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini iddia ederek, davalıya malzeme bedeli olarak ödenen 28.412,46 TL'nin faizi ile uygulama yapılan toplam 2200 m 2 alanın bilirkişi hesaplaması ile ortaya çıkacak yaklaşık 20.000 TL civarındaki işçilik bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 25.02.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile malzeme bedeli ve işçilik ücreti olmak üzere toplamda 43.298,06 TL.'nin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, satılan malın ayıplı olmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının dava dilekçesinin içeriğinden satın aldığı ürünlerin toplam fatura bedellerinin 28.412,46 TL olduğu, bu ürünlerin davacı dava dışı 3. kişilerin ev veya iş yerlerine uygulandığı, uygulanan alanın 2.200 m2 olduğu, yapılan uygulamanın işçilik bedelinin de talep edildiği, davacının kendi yaptığı işin işçilik bedelini belirlemesinin tacir olması nedeniyle her zaman mümkün olduğu, bu nedenle belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın HMK. 'nın 114. maddesi gereğince dava şartı niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK.' nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Davacı tarafından 15.07.2013 tarihinde 20.000,00 TL üzerinden harcı ikmal edilip fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak alacak davası açılmıştır.6100 sayılı HMK.'nın 107. maddesinde, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açılabileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre miktarı belli olan ya da belirlenebilmesi için gereken verilerin mevcut olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılamaz. Alacak miktarının tartışmasız veya açıkça belirli olduğu hallerde belirsiz alacak dava açılmasında alacaklının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartlarındandır. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise davayı dava şartı yokluğu sebebiyle reddeder.Somut olayda dava, belirsiz alacak davası olarak açılmışsa da davacı vekili 25.02.2015 havale tarihli dilekçesi ile harcını yatırarak davasını ıslah ederek eksik harcı yatıracaklarını belirtmiştir. Bu durumda davacının davasını tam dava olarak sürdürebilmesi için eksik peşin harcı tamamlaması yönünden HMK.'nun 115/2. maddesi uyarınca kendisine kesin süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya aykırı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 06/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.