Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13006 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 233 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı ve davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı vek.Av.... ile davalı vek. Av. ...’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davalı vekilinin temyizi yönünden; mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira, hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararının 2. bendinde (... keşideci davacı tarafından muhatap davalıya keşide edilen ... Noterliği’nin 18.07.2007 tarih, 2818 yevmiye nolu ihtarnamesinde’’... şirketiniz fesihte kararlı olduğu ve siparişlerimizi karşılamamak suretiyle çalışmalarımızı engellediği takdirde kurulu düzeni bir başkası ile hiçbir kaybı olmaksızın sürdürme imkanına sahiptir’’ ifadelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının bu beyanları üzerinde durulup, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir) denilmiştir. Bu ifadeler karşısında davacının somut olayda kar mahrumiyeti isteyemeyeceğinin kabulü gerekir. Nitekim bozmadan sonra alınan ilk bilirkişi raporunda da bu hususta alternatif görüş bildirilmiştir. O halde mahkemece davacının kar mahrumiyeti talebinin de reddi gerekirken bozma kararının yorumunda hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.