MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 45.000-TL bedelli senede dayalı olarak icra takibi yaptığını, takip tarihinden önce senedin 21.000-TL' sinin davalının kardeşi ...'a, 11.000-TL' sinin ise davalının talimatı ile davalının borçlu olduğu ....'ye ödendiğini, müvekkilinin davalıya 13.000-TL borcu kalmasına rağmen senedin tamamının icra takibine konulduğunu, takipten sonra da bakiye bedelin ödendiğini belirterek, borcun 32.000-TL'sinin takipten önce ödenmiş olması sebebi ile bu rakam üzerinden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin ve senedin iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline ödeme yapılmadığını, müvekkili ile kardeşinin arasının kötü olduğunu, ödeme belgelerinin müvekkiline zarar vermek kastıyla oluşturulmuş sahte belgeler olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının takipten önce makbuz karşılığı davalı alacaklının kardeşi ...'a 21.000-TL ve .... adına ...'e 11.000-TL ödediği, böylelikle davacı borçlunun takibe konu alacağın 32.000-TL'si yönünden borçlu olmadığı, hakkında yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacı lehine tazminata karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2013/16143 E., 2013/19668 K. sayılı ve 10.12.2013 tarihli ilamı ile; ''borcun alacaklıya ödenmesi halinde ödenen miktar kadar borçlunun borcundan kurtulacağı, alacaklı dışında başka şahsa yapılan ödemenin ifa sayılabilmesi için alacaklının bu konuda talimatı gerektiği, somut olayda davalının kardeşi ve dava dışı şirkete yapılan ödemenin borca mahsuben ödeme olduğunun kabulü için davalı alacaklının yazılı talimatı olduğunun kanıtlanamadığı, davacının açık muvafakati bulunmadığından somut olayda tanık da dinlenemeyeceğinden tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı'' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davacı tarafın davalının kardeşi ve dava dışı şirkete yapılan ödemenin borca mahsuben yapılan ödeme olduğu hususunu kanıtlayamadığı gibi davalı tarafın da bu ödemelere açık muvafakatinin bulunmadığı, davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca %40 inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca davanın davalı alacaklı lehine sonuçlanması halinde tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağa kavuşmasının geciktirilmiş olması şartının gerçekleşmesi gerekir.Somut olayda mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de, bu kararın icra merciince uygulanıp uygulanmadığı, takibin durdurulup durdurulmadığının araştırılıp sonucuna göre tazminata karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.