Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12775 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4467 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili şirket yetkilisince verilen .... Noterliği'nin 29.04.2009 tarihli ve 10323 yevmiye nolu vekaletnamesine istinaden davalı ...'ın dava dışı ... ile birlikte müvekkilinin davalı banka nezdindeki hesaplarından çift imza ile para çekmeye yetkili olduğu halde, davalı ...'ın vekaletnamesindeki yetkiyi aşarak tek imza ile değişik tarih ve miktarlarda toplam 495.000 TL'yi müvekkilinin hesabından çektiğini, çekilen bu paranın müvekkili şirket adına harcanmadığını, davalı bankanın gözetim görevini ihmal ederek, diğer davalı ile birlikte müvekkilinin zarara uğramasına yol açtığını, müvekkilinin uğradığı bu zarar tutarını tahsil etmek için davalılara karşı yapılan takibin itiraz sonucu durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili, dava ve takip konusu paranın davacı şirketçe verilen vekaletnameye istinaden davalı ... ve dava dışı ... isimli vekillerin her ikisinin birlikte şubeye gelmesi ve birlikte dekontu imzalaması üzerine ödendiğini, müvekkili bankanın olayda kusurunun bulunmadığını, davacının bu işlemden dolayı doğan zararından ötürü adı geçen vekillere karşı husumet yöneltilmesi gerektiğini, anılan vekillere dava açılmadan müvekkiline karşı zamanından önce dava açıldığını, davacı tarafın takip dosyasındaki alacağın 209.450,00 TL'lik kısmını temlikname ile ... isimli şahsa temlik ettiği halde takip konusu yapılan alacağın tamamı üzerinden dava açtığını, oysa temlik edilen 209.450,00 TL yönünden davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını, davacının söz konusu işlemlere uzun süre ses çıkarmaması, itiraza konu işlemlerden sonra sayısızca işlem yapması ve bu işlemlere herhangi bir itirazının olmaması karşısında davacının yapılan işlemlere icazet verdiğinin kabulünün gerektiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olup, davacıya borcu bulunmadığını, müvekkilinin davalı bankadan muhtelif tarihlerde yüklü miktarda para çektikten 7 ay sonra bu paranın şirket işlerinde kullanılmadığı iddiasının kötüniyetli olduğunu, çekilen bu paranın davacı şirket adına kullanıldığını ileri sürerek, davanın reddi ve % 40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının hesap hareketlerinde para çıkışlarının olduğu, bu çıkışlardan 200.000 USD'lik kısmında tek imza ile çekim yapıldığı, bunun dışındaki çekimlerin ise şirketi temsile yetkili kişilerin imzalı talimatları ve imzalarına yapıldığı 62.007 USD'lik işlemin ise bulunmadığı, davacının yapılan para çekme işlemlerinden dolayı zarara uğradığını iddia ettiği, diğer davalı ...'ın ise çekilen paranın davacı şirket nam ve hesabına kullanıldığını beyan ettiği, davacı şirketin para çıkışını ve paranın kendi hesabına kullanılmadığını ticari kayıt ve belgeler ile ispat etmesi gerektiği, davacının buna dair herhangi bir ispat aracı sunmadığı gibi ticari defter kayıt ve belgelerine dayandığı halde bu kayıtlarını da bilirkişi incelemesine sunmadığı, böylece banka hesaplarından para çekilmesi işlemi sonucunda şirketinin zarara uğradığının ispatlanamaması karşısında davacının uğradığı zararın davalılar tarafından giderilmesinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2013/5832 E.-2013/9913 K. sayılı 29.05.2013 tarihli ilamıyla ''dava konusu takip dosyasında takip konusu alacağın 03.03.2010 tarihli temlikname ile iş bölümü itirazını kabul ederek, dava dosyasını gönderen .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davanın açıldığı 01.03.2010 tarihinden sonra alacağın 209.450 TL'lik kısmının dava dışı ...'e devir ve temlik edildiğinin görüldüğü, HMK'nın 125/2 maddesinde ''Davanın açılmasından sonra dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder'' denildiğini, o halde HMK 125/2. maddesi uyarınca devralan kişinin de davacı sıfatıyla davaya iştirakinin sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla dava konusunun tamamı hakkında yazılı şekilde esastan karar verilmesi doğru görülmemiştir'' denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, temlik alan ...'e ihtaratlı şekilde duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmiş ise de duruşmalara mazeretsiz olarak gelmediği gözetilerek ve bozma ilamı öncesindeki gerekçeye aynen atıfta bulunularak, takip konusu 495.000,00 TL alacağın temlik edilmeyen davacı uhdesinde kalan 285.500 TL bakımından davacı yanca alacak iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle temlik alan ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davacı şirket tarafından davalılar aleyhine açılan davanın reddine ve koşulları oluşmadığından davalı ...'ın tazminat isteminin ayrıca reddine karar verilmiş, hüküm davacı şirket vekilince temyiz edilmiştir.Davacı şirket çift imza ile temsil edilmekte olup, temsil belgesinin davalı banka nezdinde bulunduğu anlaşılmaktadır. 06.05.2009 tarihinde davalı ... tarafından tek imza ile 200.000,00 USD çekildiği uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda davalı bankanın nezdinde bulunan yetki belgesine aykırı davrandığı, davalı ...'ın ise temsil yetkisini aştığı için davacı şirkete verilen zarardan birlikte sorumludurlar. Ancak davalı ...'ın çektiği paranın davacı şirket adına kullanıldığını ileri sürdüğüne göre, bu durumun tespiti halinde davalıların sorumluluğunun sona ereceği de kuşkusuzdur. Bu yönler araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.