Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12759 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15142 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün davacı vekili tarafından duruşmasız, davalı vekilince duruşmalı olarak süresi içinde temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile bayilik sözleşmesi imzalanacağı inancıyla mağaza kiralayıp tadilat yaptığını, ancak davalının sözleşmeyi imzalamaktan kaçınarak ürün göndermediğini, iradesi yanıltılan müvekkili şirketin davalı şirkete 30.001,50 TL tutarında isim hakkı bedeli ödemek ve kullanamadığı bu isme ilişkin 6.572,60 TL tutarında tabela yaptırmak suretiyle zarara uğradığını, ayrıca, mağaza tadilatı sebebiyle 60.000 TL, kira bedelleri ve personel ücretleri de dahil diğer işletme giderlerini ödemek suretiyle uğradığı zarara ilişkin talep haklarını saklı tuttuklarını ileri sürerek, munzam zarar da dahil fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, müvekkili şirketin uğradığı maddi zararın şimdilik 8.000 TL lik kısmının müvekkili tarafından yapılan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 25.02.2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile de, isim hakkı bedeli olarak talep ettikleri 7.000 TL'yi 30.001,50 TL'ye, tabela masraflarına ilişkin olarak talep ettikleri 1.000 TL'yi 6.572,60 TL'ye arttırmıştır. Davalı vekili, ekli ... kayıtlarında yer aldığı üzere davacının bayisi olmak istediği .... adına kayıtlı olduğunu, zaten davacının da ekli elektronik posta yazışmalarında anılan şirkete ödeme yaptığını beyan ettiğini, bu durumda müvekkilinin bu davada taraf sıfatının bulunmadığını, müvekkili ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkinin davacıya keşide edilen 06.12.2010 tarihli ihtarnamede bildirildiği üzere davacının kusuru sebebiyle sona erdiğini, müvekkili şirketin davacıya borcu bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen 22.11.2013 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre; taraflar arasında hazır giyim, gelinlik ve abiye konusunda bir bayilik sözleşmesi yapılması hususunda sözlü anlaşma olduğu, ancak hazırlanan sözleşme örneğinin taraflarca imzalanmadığı, bu anlaşmaya güvenerek davacı tarafın mağazayı kiralayarak tadilat ve harcamalar yaptığı, davalının keşide ettiği ....Noterliği'nin 06.12.2010 tarihli ihtarnamesi ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin ikrar edildiği ve davacının istediği 36.572,60TL tutarlı harcamaların davacıya iadesinin gerekmeyeceğinin bildirildiği, davacı şirketin 06.04.2010 tarihinde 100.000TL, 24.03.2010 tarihinde 30.000TL tutarında tadilat ve ürün bedeli ve isim bedeli açıklamalı ödemelerinin davalı şirketin kardeş şirketi olduğu anlaşılan kurucuları ve müdürlerinin aynı kişiler ve ortaklar olan ...'ne yapıldığı, kaldı ki davalı şirketin bu ticari ilişki kurulduktan sonra ticaret sicilinde tescil edildiği, daha önceki havalelerin bayilik sözleşmesi kurulduğu inancı ile ... markasının sahibi ...'ne yapıldığı, davalının 30.001,50TL tutarındaki isim hakkı faturasını nakit tahsilat marifetiyle davacıdan tahsil ettiğinin açık olduğu, davacının bu yönü ile ticari ilişkinin yürüyeceğine itimat ederek harcamalar yaptığı, davalının da davacının yaptığı ödemeleri aldığına dair ikrarda bulunduğu, bu anlamda davacının tabela bedeline yönelik ödeme iddiasının, her iki tarafın ticari defterinde kayıtlı olmaması ve buna yönelik herhangi bir ödeme bulunmaması nedeniyle dikata alınamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 30.001,50TL tazminatın 7.000,00TL'sinin ödeme tarihinden, 23.001,50TL'sinin 25/02/2013 ıslah tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-11 Nisan 2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmakla yürürlüğe giren 6644 sy. Kanunu'nun 4. maddesi ile 6100 sy. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesinin 2. fıkrası yürürlükten kaldırılmış olup, usule ilişkin hükümlerin aksi kararlaştırılmadıkça derhal uygulanacağı ilkesi karşısında kısmi dava açılması mümkün hale geldiğinden, kısmi davada kısmen talep edilen bölüm yönünden davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı kesileceğinden, başka bir anlatımla ıslah veya ek dava yolu ile talep edilecek olan bakiye kısım yönünden davanın açıldığı tarihte zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmadığından, ıslah edilen alacak kısmı yönünden davalı vekilinin süresinde 25.03.2013 tarihli dilekçe ile ileri sürdüğü zamanaşımı def'i hakkında Mahkemece bir değerlendirme yapılıp, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmamış olması hükmün davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir. 3-Davanın reddedilen bölümü yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, Mahkemece reddedilen kısmın tümünün vekalet ücreti olarak belirlenip yazılı şekilde hüküm kurulması davacı yararına bozma nedenidir. SONUÇ : Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına, (3) no'lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yönünden takdir edilen 1100,00 TL vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak bir diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine 14.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.