MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında beş yıl süreli bayilik anlaşması yapıldığını, mahkemece yapılan tespit sırasında serviste sözleşmeye aykırı olarak müvekkili şirket ürünleri dışında başka marka yağların da bulunduğunun belirlendiğini, sözleşmenin bu nedenle feshedildiğini, davalıdan kar mahrumiyeti ve ariyet iade talep edildiğini, ancak davalının taleplerine olumlu cevap vermediğini ileri sürerek alımı gerekip fesih nedeniyle eksik kalan 8.9 ton ürün nedeniyle 8.900 USD kar mahrumiyeti ile ekipmanların teslimini, aksi halde 600 TL bedeli ile ariyetlerin tesliminde gecikilmesi nedeniyle 27.400 USD ve gecikilen her gün için 100 USD cezai şart alacağının faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili ile bayilik sözleşmesi olmadığını ve sözleşmedeki imzayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkar edilmesine rağmen davalı kayıtlarına göre, davacı ile ticari ilişkisinin sözleşme tarihi itibariyle bulunduğu, imza incelemesindeki değerlendirmede imzanın benzediği ancak netleştirmek için çok sayıda imza örneğinin gerektiğinin ifade edildiği, davalının defterlerinde davacı ile ticari ilişkisinin varlığının tespit edilmesi üzerine yeniden imza incelemesine gerek duyulmadığı, davalının iş yerinde davacı şirket ürünü dışında başka markalara ait ürünlerin satılmasının sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiği ve sözleşmenin bu nedenle feshinin gündeme geldiği, gecikilen demirbaş için cezai şartın sözleşmede bulunmadığı için istenemeyeceği, davacının kar mahrumiyeti ve ariyet iadesini ise isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Davacı, davalı ile 01.04.2008 tarihli 5 yıl süreli bayilik anlaşması yapıldığını ve taahhütname düzenlendiğini, davalının sözleşmedeki taahhütname hükümlerine uymadığını belirterek kar mahrumiyeti, ariyetlerin iadesi ve cezai şart isteminde bulunmuş, davalı savunmasında sözleşme ve taahhütnamedeki imzaların kendisine ait olmadığını savunmuştur. Bilirkişi incelemesi sonucunda imzaların davalıya aidiyeti konusunda yeterli delil olmadığından bir sonuca varılamadığı bildirilmiştir. Sözleşme ve taahhütnamedeki imzaların davalıya aidiyeti konusundaki ispat yükü davacıda bulunmaktadır. Taraflar arasında mal satış ilişkisi bulunsa dahi, geçerli bir sözleşme olmadan cezai şart ve ariyetlerin iadesi isteminde bulunulamaz. Mahkemece, sözleşmenin düzenleme tarihinden önceki döneme ait davalının resmi kurumlar nezdindeki imza örnekleri getirtilip, imzanın davalıya aidiyeti konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor aldırılıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek kar mahrumiyetine ve ariyet teslimine hükmedilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, diğer temyiz nedenlerinin ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.