Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı şirket temsilcisi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, davalı ile dava dışı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil sıfatı ile imzasının bulunduğunu, davalı borçlu firmanın borcunu ödememesi üzerine müvekkilinin kefaleti nedeniyle borcu dava dışı bankaya ödediğini, müvekkilinin ödediği bedeli borçlu davalıdan tahsil etmek amacıyla giriştiği takibe davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermediği gibi yargılamaya da katılmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava dışı banka ile davalı arasında imzalanan kredi sözleşmesinde davacının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, kredi borcunun asıl borçlu tarafından ödenmemesi üzerine davacının kefil sıfatıyla borcu ödediği, böylece davalıdan rücuen alacak talebinde bulunabileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile %40 tazminata karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davanın devamı sırasında, davacı şirketin tasfiye edilip 31.12.2004 tarihinde Ticaret Sicilinden kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Davada husumet dava şartlarındandır. Davanın devamı sırasında davacının aktif husumet ehliyeti kalmamıştır. Bu durumda davacı şirketin ticaret siciline yeniden tescil ettirilerek tasfiye amacıyla sınırlı olarak ihyası sağlanmalı ve ek tasfiye işlemi yerine getirilmelidir. Yeniden tescil ile davacı şirketin aktif husumet ehliyeti doğacak ve tüzel kişiliğini kazanıp organları yeniden çalışmaya başlayacaktır. Ek tasfiye başladığında önceki tasfiye me-nurlarının görevi sona erdiği için yeniden atama yapılmalıdır. Tescil gerçekleştirilmeden gerekli işlemlerin yapılabilmesi mümkün değildir. (Bkz. Doç. Dr. Sami Karahan Anonim Şirketler ve Tasfiye sh. 265 vd.) Mahkemece açıklanan hususlar üzerinde durulup tasfiye edilen davacı şirketin ihyası sağlanarak taraf teşkili tamamlandıktan sonra yargılama yapılması gerekirken bu yönler gözetilmeden tüzel kişiliği sona eren davacı şirket katılımıyla davaya devam edilip yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 09.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.