Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11296 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5252 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, taraflar arasında yapılan 02.02.2001 tarihli sözleşmenin 02.02.2004 tarihine kadar yürürlükte olmasına rağmen, davalının sözleşmede taahhüt ettiği alım satımı yapmadığını, kirası altında bulunan tüp bedellerine ilişkin faturaları ödemediğini, şirketlerinin tahsis ettiği tüplerden dolayı kira ve faiz alacağı toplamının 14.339.675.904 TL olup, bu alacak için girişilen icra takibine itiraz edilerek borcun ödenmediğini, ayrıca toplam 5.381.000.697 TL'lik faturalara konu borcun ödenmediğini, müvekkili şirketin kira alacak toplamının 19.720.776.601 TL olduğunu, diğer taraftan davalının taahhüdüne uymayıp mal satın almamasından dolayı müvekkilinin yoksun kaldığı kârın 17.136.454.570 TL olduğunu iddia ederek 19.720.776.601 TL kira ve faiz alacağının aylık %10 temerrüt faizi ile, 17.136.454.570 TL zararın ise 02.02.2004 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davaya konu sözleşmenin müvekkili şirket yetkililerince imzalanmadığını, sözleşme içeriğinde müvekkili şirketi herhangi bir borç ve yükümlülük altına alıcı bir hüküm bulunmamasına rağmen davacı şirketten alınan gazların parasının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, davacı şirketin müvekkili şirkete veya işletmekte olduğu hastaneye bıraktığı tüplerin hepsini aldığını ve bedellerini tahsil ettiğini, sözleşmede faiz oranı belirlenmediğinden davacının %10 faiz isteyemeyeceğini, müvekkili şirketin tüm borcunu çeklerle faizi ile ödediğini, borcun sükut ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının dava dilekçesinde dava ile ilgili taleplerini a-b bölümlerinde açıkladığı, (a) bölümündeki talebini 19.720.776.601 TL kira ve faiz alacağı olarak belirttiği, (b) bölümünde ise yoksun kalınan kâr ile ilgili talebine karşılık 17.136.454.570 TL gösterdiği, davasında toplam dava değerini göstermediği, toplam dava değeri 36.857.241.171 TL iken buna tekabül eden peşin 1/4 harç 497.572.755 TL olmasına karşılık davacının dava dilekçesinde (b) bendinde belirttiği 17.136.454.570 TL alacak üzerinden 1/4 peşin harç, 231.342.136 TL yatırdığı, davacının 3. celsede "iddiamız yoksun kalınan kâra ve faize ilişkindir." demek suretiyle dava dilekçesinin (a) bendindeki talebi ile ilgili dava harcını yatırmamakla alacağını (b) bendindeki kısma hasrettiği, özetle dava değerinin 17.136.454.570 TL kabul edildiği, ancak davacının yoksun kalınan kâr talebi ile ilgili hiçbir delil ve belge sunmadığı, bu iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece bir kısım talep yönünden harç yatırılmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, bu yön usul ve yasaya aykırıdır. Zira, peşin harcın yatırılmaması ya da eksik yatırılması halinde harcın ikmali konusunda davacıya uygun bir mehil verilmeli ve verilen mehile rağmen yine de harç ikmal edilmediği takdirde o kısımla ilgili talep yönünden dava takipsiz bırakılmış sayılacağından HUMK'nın 409. maddesinde öngörülen usule göre işlem yapılmalıdır. Ayrıca, davacı vekilinin 07.10.2004 tarihli duruşmadaki imzasız beyanı bilirkişi raporuna yönelik açıklamalardan ibaret olup, talebin bir kısmından vazgeçildiği anlamında yorumlanamaz. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 14.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.